They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
- Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
Precautionary measures were unnecessary.
- İhtiyati önlemler gereksizdi.
Congress did not approve the measure.
- Kongre önlemi onaylamadı.
He could not take effective measures.
- O etkin önlemler alamadı.
He could not take effective measures.
- O etkin önlemler alamadı.
We must take measures to prevent traffic accidents.
- Biz trafik kazalarını önlemek için gerekli önlemleri almamız gerekir.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
We have to take steps to prevent air pollution.
- Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
In some cases, mastectomy is prophylactic surgery - a preventive measure taken by those considered to be at high risk of breast cancer.
- Bazı durumlarda, meme ameliyatı koruyucu bir ameliyattır- meme kanseri riski yüksek olduğu düşünülenler tarafından alınan bir önlem.
This week is Fire Prevention Week.
- Bu hafta yangın önleme haftası.
This is Fire Prevention Week.
- Bu yangın önleme haftasıdır.
Herhangi bir tedbir almadım.
- Herhangi bir önlem almadım.
Kongre tedbiri tasdik etmedi.
- Kongre önlemi onaylamadı.