önermek

listen to the pronunciation of önermek
التركية - الإنجليزية
suggest

I was about to suggest the same thing. - Ben aynı şeyi önermek üzereydim.

There's no evidence to suggest that Tom was the killer. - Tom'un katil olduğunu önermek için hiçbir kanıt yok.

propose

I'd like to propose a toast. - Ben bir tost önermek istiyorum.

I would like to propose a toast on your birthday. - Doğum gününde bir tost önermek istiyorum.

offer

I'd like to offer you some help. - Sana biraz yardım önermek istiyorum.

Sometimes, accepting help is harder than offering it. - Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.

recommend
come up with

We have to come up with a plan. - Bir plan önermek zorundayız.

commit
(Hukuk) to propose, to submit
vote
(aday) slate
put forward
put
hold forth
held out
hold out
counsel
move
weave
to propose, to suggest, to counsel, to bring sth forward, to think of sth; to recommend
propound
to propose, suggest
proffer
submit
{f} bid
put up to
put forth
posit
önermek (iş vb için)
put up
önerme
{i} thesis
önerme
suggestion
Önerme
propositional statement
önerme
vote
önerme
statement
önerme
offering

Sometimes, accepting help is harder than offering it. - Bazen yardımı kabul etmek onu önermekten daha zordur.

önerme
(Dilbilim) clause
öner
{f} proposed

Several plans were proposed. - Birkaç plan önerildi.

He proposed an alternate plan. - O, alternatif bir plan önerdi.

öner
hold out
öner
{f} bidding
öner
{f} offering

Are you offering to help? - Yardım etmeyi öneriyor musun?

Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students. - Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.

öner
recommend

Since I've never eaten here before, I don't know what to recommend. - Daha önce burada hiç yemediğim için ne önereceğimi bilmiyorum.

I recommend you to go by train. - Sana trenle gitmeni öneririm.

öner
held out
öner
suggest

Doctors suggest drugs to fight diseases. - Hastalıklarla mücadele etmek için doktorlar ilaçlar öneriyor.

Your suggestion seems reasonable. - Önerin mantıklı görünüyor.

öner
{f} propose

Did he propose any solutions? - O, hiç çözüm önerdi mi.

Several plans were proposed. - Birkaç plan önerildi.

önerme
overtures
önerme
theorem

Now, we show how this lemma can be used to prove our main theorem. - Şimdi, bu yardımcı önermenin nasıl ana önermemizi kanıtlamak için kullanılabileceğini gösteriyoruz.

önerme
proposition
seçim için aday önermek
put up
önerme
log. proposition, premise
önerme
proposing, suggesting
önerme
proposal
önerme
proposing, suggesting; proposition
önerme
overture
önerme
questlon
şiddetle önermek
highly recommend
التركية - التركية
Bir sorunu çözmek üzere bir şey öne sürmek, teklif etmek: "Birtakım pratik öğütler, temrinler önerir."- H. Taner
Bir sorunu çözmek üzere bir şey öne sürmek, teklif etmek
Önerme
cümlecik
Önerme
kaziye
önerme
Bir savı öne süren veya bir durumu dile getiren cümle, belli bir yorumda belli bir doğruluk değeri kazanan düzgün deyim, kaziye
önerme
Bir savı öne süren veya bir durumu dile getiren cümle; belli bir yorumda belli bir doğruluk değeri kazanan düzgün deyim, kaziye
önerme
Kabul edilmesi için öne sürülen düşünce, teklif
önerme
Önermek işi
önermek
المفضلات