The situation has changed dramatically.
- Durum önemli ölçüde değişti.
The dollar exchange rate has increased dramatically.
- Dolar döviz kuru önemli ölçüde arttı.
My office is significantly brighter than yours.
- Benim bürom seninkinden önemli ölçüde daha aydınlıktır.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.