تعريف önem في التركية الإنجليزية القاموس.
- (Hukuk) significance
Today I will be speaking about the significance of sports in modern society.
- Bugün modern toplumda sporun önemi hakkında konuşacağım.
It doesn't have any significance.
- Bunun herhangi bir önemi yok.
- importance
The importance of music is underrated.
- Müziğin önemi küçümsenmiştir.
This problem is only of secondary importance.
- Bu problem sadece ikincil derecede önemli.
- magnitude
- emphasis
He put great emphasis on spoken English.
- Konuşulan İngilizceye büyük önem verdi.
He put great emphasis on this point.
- Bu konuya çok önem verdi.
- severity
- value
Television could be an important source of culture, and its educational broadcasts are valued in many schools.
- Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.
If we’re truly a nation of family values, we wouldn’t put up with the fact that many women can’t even get a paid day off to give birth.
- Eğer gerçekten aile değerlerine önem veren bir milletsek, çoğu kadının doğum yapmak için ücretli izin bile alamadığı gerçeğine katlanmazdık.
- heed
I realized that I had grown up when I started heeding my parents' advice.
- Ben ailemin tavsiyesini önemsemeye başladığımda büyüdüğümü fark ettim.
- substance
- heftiness
- noteworthiness
- regard
We regard him as an important man.
- Onu önemli bir insan olarak görüyoruz.
Scientists regard the discovery as important.
- Bilim adamları keşfe önemli gözüyle bakıyor.
- strength
They confirmed the importance of strengthening global precautions in order to prevent devastating losses.
- Onlar yıkıcı kayıpları önlemek için küresel önlemlerin güçlendirilmesinin önemini doğruladılar.
It is important to strengthen the foundation.
- Temeli güçlendirmek önemlidir.
- import
I have an important role.
- Önemli bir rolüm var.
Water is important for people.
- Su, insanlar için önemlidir.
- matter
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
It doesn't matter whether you answer or not.
- Cevap verip vermemem önemli değil.
- significancy
- accent
- consideration
- weight
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
- Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
His opinions carry weight.
- Onun fikirleri önemlidir.
- stature
- importance, emphasis, magnitude, consequence
- prominence
- consequence
They're of no consequence.
- Onların hiç önemi yok.
It is important to emphasize that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
- substantiality
- moment
That's the least of our problems at the moment.
- Bu, şu an için sorunlarımız arasında en önemsiz olanı.
We shared happy and important moments.
- Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.
- gravity
- amount
Mushrooms contain significant amounts of minerals.
- Mantarlar önemli miktarda mineral içerirler.
A considerable amount of money was appropriated for the national defense.
- Önemli miktarda para ulusal savunma için tahsis edilmiştir.
- interest
Tom brought up an interesting point during the meeting.
- Tom toplantı sırasında önemli bir konudan bahsettti.
That's interesting, but not important.
- Bu ilginç ama önemli değil.
- stress
Tom is under considerable stress.
- Tom önemli stress altında.
It is important to stress that the consequences are not the same.
- Sonuçların aynı olmadığını vurgulamak önemlidir.
- account
It's important to take cultural relativism into account before judging another culture.
- Başka bir kültürü yargılamadan önce kültürel göreceliği hesaba katmak önemlidir.
The problem is important on that account.
- Sorun, o nedenle önemlidir.
- immediacy
- cruciality
- meaning
Intonation is very important. It can completely change the meaning.
- Tonlama çok önemlidir. Anlamı tamamen değiştirebilir.
- note
There were important notes in that notebook.
- O not defterinde önemli notlar vardı.
The teacher stressed the importance of taking notes.
- Öğretmen not almanın önemini vurguladı.
- urgency
- materiality
- önem vermek
- care
- önem vermek
- attach importance to
- önem teşkil eden
- significant
- önem vermek
- take heed of
- önem vermek
- place importance
- önem arz etmek
- be important
- önem derecesi
- importance
- önem derecesi
- (Ticaret) significance level
- önem derecesi
- (Bilgisayar) severity
- önem derecesini düşürmek
- marginalize
- önem değeri bilinmez
- imponderable
- önem kazanmak
- become more of an issue
- önem sırası
- order of importance
- önem sırasına göre
- in order of priorities
- önem taşımak
- carry weight with
- önem teşkil eden
- important
- önem veren
- mindful
- önem vermek
- make much of
- önem vermek
- place emphasis
- önem vermek
- have a high opinion of
- önem vermek
- set store by
- önem vermek
- care about
- önem vermek
- take note of
- önem vermek
- pay attention to
- önem vermek
- accentuate
- önem vermek
- put store by
- önem vermek
- place emphasis on
- önem vermek
- notice
- önem vermek
- lay store by
- önem vermek
- put emphasis on
- önem vermek
- give consequence to
- önem vermek
- heed
- önem vermemek
- disregard
- önem vermemek
- make nothing of
- önem vermemek
- set at naught
- önem örneklemesi
- importance sampling
- önem arzetmek
- Have an importance
- önem verme, gözetme
- emphasis, wink
- önem vermek, aldırış etmek
- important to pay attention
- önem vermek, ilgilenmek
- important to take care of
- önem vermek, mühimsemek
- importance to give to mühimse
- önem vermek, önemsemek, mühimsemek
- to give importance, to heed, to mühimse
- önem vermeme, önemsememe
- not important, disregard
- önem vermemek, yok saymak
- ignore, ignore
- önem vermemezlik
- emphasis
- önem arzetmek
- have importance
- önem atfetmek
- attach importance
- önem atfetmek
- attribute importance
- önem faktörü
- importance factor
- önem kategorisi
- importance category
- önem kazandırmak
- bring into prominence
- önem kazanmak
- come into question
- önem taşımak
- to carry weight
- önem taşımak
- (Konuşma Dili) have a place in
- önem teşkil etmek
- have importance
- önem vermek
- regard
- önem vermek
- look to
- önem vermek
- consider important
- önem vermek
- take cognizance of
- önem vermek
- value
- önem vermek
- make a point of
- önem vermek
- feature
- önem vermek
- give weight to
- önem vermek
- note
- önem vermek
- to consider (someone, something) important
- önem vermek
- to attach importance; to take heed (of sth)
- önem vermek
- (Hukuk) stress
- önem vermemek
- to ignore, to discount
- önem vermemek
- make light of
- önem vermeyerek
- regardlessly
- önem vermezlik
- regardlessness
- önem: düşük
- (Bilgisayar) importance: low
- hayati önem taşıyan
- vital
It's a matter of vital importance.
- Bu hayati önem taşıyan bir konu.
- büyük önem
- great importance
- dini değerlere önem veren
- spiritual
- dini değerlere önem verme
- spirituality
- ekonomik önem
- economic importance
- hiç önem vermeyerek
- regardless of
- kritik önem
- critical importance
- verilen önem
- emphasis
- verilen önem
- importance given
- yüksek önem
- (Bilgisayar) high importance
- çok önem taşımak
- be of capital importance
- özel bir önem vermek
- (Politika, Siyaset) pay special attention
- önem taşımak
- carry weight
- önem vermek
- place
- önem vermek
- mind
- önem vermek
- attach importance
- önem vermek
- give heed to
- önem vermek
- pay heed to
- önem vermek
- highlight
- önem vermemek
- override
- önem vermemek
- trifle with
- önem vermemek
- skate round
- önem vermemek
- {f} ignore
- Önem vermek
- pay importance
All the nations that participate in this event paid it a lot of importance.
- önem vermek
- emphasis on
- -e önem vermek
- take cognizance of
- adaptif önem
- (Tıp) adaptive significance
- atanacak önem
- (Bilgisayar) set importance
- ayinlere çok önem veren kimse
- ritualist
- ayrı bir önem
- a particular importance
- ayrı bir önem vermek
- place a particular importance
- az önem
- little importance
- bir şeye çok önem vermek
- set great store on
- büyük önem vermek
- place great importance
- büyük önem vermek
- attach great importance to
- büyük önem vermek
- give great importance
- büyük önem vermek
- attach great importance
- düşük önem
- (Bilgisayar) low importance
- hayati önem arzetmek
- be of vital importance
- hayati önem taşımak
- be of the essence
- hayati önem taşımak
- be of vital importance
- hayati önem taşımak
- be all important
- hayati önem taşımak
- be crucial
- hayati önem taşımak
- be essential
- hayati önem taşımak
- be all-important
- hayati önem taşıyan
- of vital importance
- istatistiki önem
- statistical significance
- kilit önem
- key importance
- müşteri önem derecesi
- (Ticaret) customer importance rating
- stile önem veren yazar
- stylist
- sözcüklere önem veren kimse
- verbalist
- tarihi önem
- historical significance
- tüm önem verdiği bu
- that's all he cares about
- uyumlayıcı önem
- (Pisikoloji, Ruhbilim) adaptive significance
- çok önem vermek
- make much of
- çok önem vermek
- attach great importance
- çok önem vermek
- place special emphasis on
- önem kazanmak
- come into prominence
- önem vermemek
- highhat
- önem vermemek
- not to care
- önem vermemek
- make little of
- önem vermemek
- be heedless of
- önem vermemek
- think nothing of it
- önem vermemek
- hold cheap
- özel bir önem göstermek
- pay particular attention