The ice has fossilised many prehistoric animals.
- Buz birçok tarih öncesi hayvanlar fosilleştirdi.
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
Tom was nervous before the race.
- Tom yarış öncesi gergindi.
It was the calm before the storm.
- Fırtına öncesi sessizlikti.
I saw her somewhere two years ago.
- Onu ben iki yıl önce bir yerde gördüm.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
One is judged by one's speech first of all.
- Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.
We'll go to Hong Kong first, and then we'll go to Singapore.
- Önce Hong Kong'a gideceğiz ve sonra Singapura gideceğiz.
I showered before breakfast.
- Kahvaltıdan önce duş aldım.
I want to see you before you go.
- Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
Firstly, we mustn't be selfish.
- Her şeyden önce bencil olmamalıyız.
Firstly, happiness is related to money.
- Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
What's your pre-tax income?
- Senin vergi öncesi gelirin nedir?
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden gerekli tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanmamam gerektiğini biliyorum.
We prepared snacks beforehand.
- Biz önceden aperatifleri hazırladık.
To start with, who is that man?
- Her şeyden önce, o adam kim?
To start with, I must thank you for your help.
- Öncelikle yardımınız için size teşekkür etmeliyim.
For one thing, I don't have any money. For another, I don't have the time.
- Öncelikle, hiç param yok. ikinci olarak, zamanım yok.
For one thing he is lazy, for another he drinks.
- Öncelikle o tembeldir, diğer taraftan içki içer.
No one believed me at first.
- İlk önce kimse bana inanmıyordu.
At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.
- Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.
Tell her it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Tell them it's a priority.
- Onlara bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Above all, you must help each other.
- Her şeyden önce, birbirinize yardım etmelisiniz.
Above all, I want to be healthy.
- Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
Can you give us a preview?
- Bize gala öncesi özel gösterim verir misiniz?
How do you know if your child is ready for preschool?
- Çocuğunuzun okul öncesi eğitim için hazır olup olmadığını nasıl bilirsiniz?
Admission is free for preschool children.
- Okul öncesi çocuklar için giriş ücretsizdir.
I love old prewar gangster movies.
- Ben eski savaş öncesi gangster filmlerini seviyorum.
That building was erected five years ago, I think.
- O bina sanırım beş yıl önce dikildi.
This building was erected 300 years ago.
- Bu yapı 300 yıl önce dikildi.
Being less urgent, this plan is lower in priority.
- Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
Freshness is our top priority.
- Tazelik bizim önceliğimizdir.
He came home early in order to see the children before they went to bed.
- Onlar yatmadan önce çocukları görmek için eve erken geldi.
Tom doesn't always get up early, but he always gets up before Mary does.
- Tom her zaman erken kalkmaz fakat her zaman Mary'den önce kalkar.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
It happened prior to my arrival.
- O, ben varmadan önce oldu.
Prior to your arrival, he left for London.
- Senin varışından önce, o, Londra'ya gitti.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
I've got to take my library books back before January 25th.
- 25 Ocaktan önce kütüphane kitaplarımı geri götürmek zorundayım.
My water broke on the evening of the predicted birth date.
- Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
Complete the following form to know who you could have been in a previous life.
- Önceki hayatınızda kim olabileceğinizi öğrenmek için aşağıdaki formu doldurunuz.