تعريف öncelikli في التركية الإنجليزية القاموس.
- preferred
What's your preferred language?
- Senin öncelikli dilin nedir?
- underlying
- of top priority
- prior
Colonization of other planets is one of our top priorities.
- Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir.
We must make colonization of other planets one of our top priorities.
- Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız.
- predecessor
- of first priority
- privileged
- indispensable
- preferential
He asked her to give him preferential treatment.
- O, onun ona öncelikli tedavi vermesini istedi.
- primary
My primary concern is your safety.
- Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
Where to go and what to see were my primary concerns.
- Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
- preemptive
- top priority
- priority of
- öncelik
- {i} precedence
- öncelik
- priority
Tell her it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Tell them it's a priority.
- Onlara bunun bir öncelik olduğunu söyle.
- öncelikli olmak
- take precedence of
- öncelikli amaç
- primary purpose
- öncelikli alanlar
- (Hukuk) priority areas
- öncelikli işlem
- foreground processing
- öncelikli konular
- (Hukuk) priority issues
- öncelikli olma
- antecedence
- öncelikli olmak
- have the precedence
- öncelikli program
- foreground program
- öncelik
- primacy
- öncelikli olarak
- primarily
If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
- Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
- öncelikli olarak
- first
I have something to do first.
- Öncelikli olarak yapacak bir şeyim var.
- sonsuz öncelikli düzence
- (Bilgisayar,Teknik) preemptive priority discipline
- öncelik
- (Ticaret) privilege
- öncelik
- seniority
- öncelik
- (Bilgisayar) shadowing
- öncelik
- (Bilgisayar) base pri
- öncelik
- urgency
- öncelikli olarak
- basically
- öncelikli olarak
- preferably
- öncelikli olarak
- essentially
- öncelik
- antecedency
- öncelik
- precedency
- öncelik
- prioritized
- öncelik
- a priority
- aramada öncelikli ağ
- (Askeri) precedence network in dialing
- birinci öncelikli
- first priority
- faal görev; ileri konuşlanabilirlik; hava savunma; otomatik dağıtım; öncelikli i
- (Askeri) active duty; advanced deployability; air defense; automatic distribution; priority add-on
- kalkınmada öncelikli alan
- reconstruction area
- kalkınmada öncelikli yöreler
- (Hukuk) priority regions for development, regions with development priority
- müşterek birleştirilmiş öncelikli hedef listesi
- (Askeri) joint integrated prioritized target list
- satınalmada öncelikli olmak
- pre empt
- yüksek öncelikli görev destek kiti
- (Askeri) high priority mission support kit
- öncelik
- precedence , priority
- öncelik
- precedence, priority tekaddüm
- öncelik
- antecedence
- öncelik
- priority; precedence
- öncelik
- preference
It's a priority, not a preference.
- Bu bir tercih değil, önceliktir.
- öncelik
- anteriority