Tom is Mary's former husband.
- Tom Mary'nin önceki eşidir.
Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
- Balığın ve etin besin değerleri yüksek ama ikincisi öncekine göre daha pahalıdır.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
He went to Paris two years ago.
- O, Paris'e iki yıl önce gitti.
We'll go to Hong Kong first, and then we'll go to Singapore.
- Önce Hong Kong'a gideceğiz ve sonra Singapura gideceğiz.
One is judged by one's speech first of all.
- Bir insan her şeyden önce konuşması ile değerlendirilir.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
- Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year.
- Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.
I had lost a camera in the previous day.
- Ben önceki gün bir kamera kaybettim.
Tom has been hunting for a job since he lost his previous job last year.
- Geçen yıl bir önceki işini kaybettiğinden beri, Tom bir iş aramaktadır.
First, second, third, fourth, fifth, sixth, seventh, eighth, ninth, tenth... penultimate, last.
- Birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu... sondan bir önceki, son.
Firstly, we mustn't be selfish.
- Her şeyden önce bencil olmamalıyız.
Firstly, happiness is related to money.
- Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America.
- İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
I think that I was a princess in a past life.
- Bence ben önceki hayatımda bir prensestim.
The accident took place the day before yesterday.
- Kaza, önceki gün gerçekleşti.
The accident happened the day before yesterday.
- Kaza, önceki gün oldu.
The pre-Islamic Arabs were nomads.
- İslam öncesi Araplar göçebeydiler.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden gerekli tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanmamam gerektiğini biliyorum.
Let's get things ready beforehand.
- İşleri önceden hazırlayalım.
To start with, I must thank you for your help.
- Öncelikle yardımınız için size teşekkür etmeliyim.
To start with, who is that man?
- Her şeyden önce, o adam kim?
For one thing he is lazy, for another he drinks.
- Öncelikle o tembeldir, diğer taraftan içki içer.
For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
- Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
I had lost a camera in the previous day.
- Ben önceki gün bir kamera kaybettim.
Complete the following form to know who you could have been in a previous life.
- Önceki hayatınızda kim olabileceğinizi öğrenmek için aşağıdaki formu doldurunuz.
When did you return? I came back the day before yesterday.
- Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm.
Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.
- Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim.
Has your neck thickened during the previous year?
- Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?
She didn't like the horse at first.
- O, ilk önce atı beğenmedi.
No one believed me at first.
- İlk önce kimse bana inanmıyordu.
Tell him it's a priority.
- Ona bunun bir öncelik olduğunu söyle.
Tell them it's a priority.
- Onlara bunun bir öncelik olduğunu söyle.
There were no prior warnings.
- Önceki uyarılar yoktu.
No prior experience is required.
- Önceki deneyim gerekli değildir.
The index rose 4% from the preceding month.
- Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
The following sentence is true. The preceding sentence is false.
- Aşağıdaki cümle doğrudur. Önceki cümle yanlış.
Tom connected the TV to the antenna that the previous owner of his house had mounted on the roof.
- Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
If you don't eat breakfast, you'll probably be hungry during the morning and won't be as efficient at work as you could be.
- Eğer kahvaltı yapmazsanız, büyük olasılıkla sabah acıkırsınız ve işinizde önceki gibi verimli olmazsınız.
Television shows violence, which influences, above all, younger people.
- Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
Above all, I want to be healthy.
- Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum.
This statue was erected ten years ago.
- Bu anıt on yıl önce dikildi.
This building was erected 300 years ago.
- Bu yapı 300 yıl önce dikildi.
Not being able to decide what the priority should be is the biggest problem.
- Önceliğin ne olması gerektiğine karar verememek en büyük sorundur.
Freshness is our top priority.
- Tazelik bizim önceliğimizdir.
In the first place it's necessary for you to get up early.
- Öncelikle erken kalkman gerekiyor.
Could you tell Tom to come to work an hour early tomorrow?
- Tom'a yarın bir saat önce işe gelmesini söyleyebilir misin?
Check the enemy's progress before they reach the town.
- Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.
The student has already solved all the problems.
- Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
Prior to the meeting, they had dinner.
- Toplantıdan önce akşam yemeği yediler.
All the arrangements should be made prior to our departure.
- Tüm düzenlemeler bizim kalkmadan önce yapılmalıdır.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden diyebilirsiniz.
I expect her to come back before lunch.
- Onun öğle yemeğinden önce geri gelmesini bekliyorum.
Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
My water broke on the evening of the predicted birth date.
- Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
The former Italian currency was the lira and its symbol was ₤. It's not related to the Turkish lira.
- Daha önceki İtalyan para birimi liradır.ve onun sembolü £ dır.O Türk lirasıyla ilgili değildir.
Fish and meat are both nourishing, but the latter is more expensive than the former.
- Hem balık hem de et besleyici fakat sonraki öncekinden daha pahalı.
I had lost a camera in the previous day.
- Ben önceki gün bir kamera kaybettim.
Has your neck thickened during the previous year?
- Boynun bir önceki yılda kalınlaştı mı?