The strong yen was a fatal blow to the company.
- Güçlü yen şirket için ölümcül bir darbeydi.
Without effective antibiotics, any surgery, even a minor one, could become fatal.
- Etkili antibiyotikler olmadan, herhangi bir ameliyat, küçük olanı bile, ölümcül olabilir.
The tip of the spear was dipped in a deadly poison.
- Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.
He fell a victim to a deadly disease.
- Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.
He was mortally wounded.
- O ölümcül bir biçimde yaralıydı.
All the passengers are in mortal danger.
- Bütün yolcular ölümcül tehlikedeler.
Tom was mortally injured.
- Tom ölümcül şekilde yaralandı.
He was mortally wounded.
- O ölümcül bir biçimde yaralıydı.
My grandfather succumbed to a terminal cancer this year.
- Dedem bu yıl ölümcül bir kansere yenik düştü.
Tom is terminally ill.
- Tom ölümcül derecede hasta.
It's the deadliest city in America.
- Amerika'nın en ölümcül şehridir.
Rabies is the deadliest disease on earth.
- Kuduz yeryüzündeki en ölümcül hastalıktır.
Dan was informed that his wife, Linda, was terminally ill.
- Dan karısı Linda'nın ölümcül derecede hasta olduğu konusunda bilgilendirildi.
Tom is terminally ill.
- Tom ölümcül derecede hasta.
Tom was fatally wounded in the battle.
- Tom savaşta ölümcül şekilde yaralandı.
Beowulf was fatally wounded in the battle.
- Beowulf savaşta ölümcül şekilde yaralandı.