öfkeyle

listen to the pronunciation of öfkeyle
التركية - الإنجليزية
hot
angrily

He angrily slammed the door. - O, öfkeyle kapıyı çarptı.

Tom angrily closed the door. - Tom öfkeyle kapıyı kapattı.

angry

Tom left the room angry. - Tom odayı öfkeyle terk etti.

in a rage
furiously

We used to compete furiously in college. - Üniversitedeyken öfkeyle rekabet ederdik.

The enemy attacked furiously. - Düşman öfkeyle saldırdı.

in anger

His body was shaking in anger. - Vücudu öfkeyle sarsıldı.

He got out of the room in anger. - Odadan öfkeyle dışarı çıktı.

heatedly
irefully
rampageously
indignantly
öfke
anger

He recoiled before his master's anger. - O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.

Her face was bright red with anger. - Yüzü öfkeden kıpkırmızıydı.

öfke
rage

Her voice trembled with rage. - Onun sesi öfkeden titriyordu.

Have you heard of the rage of the Son of Heaven? - Cennetin Oğlunun öfkesini duydun mu?

öfkeyle bağırma
falsetto
öfkeyle burnundan solumak
snort
öfkeyle kalkan ziyanla/zararla oturur
(Atasözü) One often repents of that which one does in a fit of anger
öfkeyle saçmalama
splutter
öfkeyle şikâyet etmek
declaim against
öfke
{i} fury

Music gives sound to fury, shape to joy. - Müzik öfkeye ses, eğlenceye şekil verir.

Tom's sadness quickly turned to fury. - Tom'un üzüntüsü hızla öfkeye döndü.

öfke
indignation
öfke
temper

He couldn't hold his temper any longer. - O artık öfkesini tutamadı.

Cathy has a hot temper. - Cathy'nin öfkesi var.

öfke
{i} exasperation
öfke
pet
öfke
{i} ire
öfke
{i} huff
öfke
irritation
öfke
vehemence
öfke
dander
öfke
storm

Tom stormed into his office and slammed the door. - Tom ofisine öfkeyle girdi ve kapıyı çaptı.

The storm remitted its fury. - Fırtına onun öfkesini azalttı.

öfke
huffiness
öfke
berserker rage
öfke
flare
öfke
sound and fury
öfke
frenzy
öfke
passion
öfke
bate
öfke
heat
öfke
displeasure

A frown may express anger or displeasure. - Kaş çatma öfke ya da hoşnutsuzluk ifade edebilir.

öfke
paddy
öfke
flare up
öfke
choler
öfke
wax
öfke
spunk
öfke
dudgeon
öfke
wrath
öfke
steam
öfke
anger, rage, fury
öfke
fume
öfke
pash
öfke
paddywhack
öfke
exasperate

Sami was exasperated by Layla's behavior. - Sami, Leyla'nın davranışlarından öfkelendi.

öfke
(Tekstil) distaff
öfke
furiousness
التركية - التركية

تعريف öfkeyle في التركية التركية القاموس.

öfke
Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap
öfke
Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap: "Eve gelinceye kadar hiç öfkesi kalmadı."- Ö. Seyfettin
öfkeyle
المفضلات