Her face was bright red with anger.
- Yüzü öfkeden kıpkırmızıydı.
He recoiled before his master's anger.
- O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi.
He was trembling with rage.
- O, öfke yüzünden titriyordu.
Have you heard of the rage of the Son of Heaven?
- Cennetin Oğlunun öfkesini duydun mu?
The storm remitted its fury.
- Fırtına onun öfkesini azalttı.
Tom's sadness quickly turned to fury.
- Tom'un üzüntüsü hızla öfkeye döndü.
Ken is not the type of person who loses his temper easily.
- Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir.
Bob could not control his temper.
- Bob öfkesini kontrol edemedi.
The storm remitted its fury.
- Fırtına onun öfkesini azalttı.
Tom stormed into his office and slammed the door.
- Tom ofisine öfkeyle girdi ve kapıyı çaptı.
A frown may express anger or displeasure.
- Kaş çatma öfke ya da hoşnutsuzluk ifade edebilir.
Sami was exasperated by Layla's behavior.
- Sami, Leyla'nın davranışlarından öfkelendi.