ödenmiş

listen to the pronunciation of ödenmiş
التركية - الإنجليزية
paid

I only do what I'm paid to do. - Ben sadece ne yapmak için ödenmişsem onu yaparım.

settled
paid up
paid in
(Kanun) discharged
(Ticaret) subsidized
paid-up
paid-in
ödenmiş sermaye
(Hukuk) paid-up capital
ödenmiş sermaye
paid in capital
ödenmiş çek
(Kanun) cancellation check
ödenmiş çek
(Ticaret) cancelled check
öde
{f} pay

They shut his water off because he didn't pay the bill. - Faturayı ödemediği için suyu kestiler.

How much did you pay for him? - Onun için ne kadar ödedin?

borcu ödenmiş
(Ticaret) paid up
kısmen ödenmiş hisse senedi
(Ticaret) part-paid stock
navlun peşin ödenmiş
(Ticaret) freight prepaid
tamamen ödenmiş
paid off
tamamen ödenmiş
fully paid
öde
defray
öde
repay

I must repay the debt. - Borcumu ödemek zorundayım.

I wish there was some way I could repay Tom. - Keşke Tom'a geri ödeyebilmemin bir yolu olsa.

öde
{f} paid

I paid him five dollars. - Ona beş dolar ödedim.

I paid five dollars to him. - Ona beş dolar ödedim.

öde
shell out
gümrüğü ödenmiş
duty paid
kısmen ödenmiş kredi
(Ticaret) partially amortized loan
kısmen ödenmiş tahvil
(Ticaret) partly paid bond
nakit olarak ödenmiş
encashed
posta ücreti ödenmiş
prepaid postage
posta ücreti ödenmiş
postage paid
posta ücreti ödenmiş
post paid
posta ücreti ödenmiş olarak
post paid
rıhtım vergisi ödenmiş
(Kanun) ex quay
önceden ödenmiş
prepaid
ألمانية - التركية

تعريف ödenmiş في ألمانية التركية القاموس.

Öde
boş arazi
Öde
[die] ıssız yer; sıkıcılık
öde
{'ö: dı} ıssız, tenha; (can) sıkıcı
öde
ıssız
السويدية - التركية

تعريف ödenmiş في السويدية التركية القاموس.

öde
felek
öde
alınyazısı
öde
kader
öde
kadere
öde
kaderi
öde
akıbet
ödenmiş
المفضلات