Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician.
- Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı.
Her occupation is teaching.
- Onun mesleği öğretmenliktir.
Yumi will become a teacher.
- Yumi öğretmen olacak.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Tom has gone to Boston to teach.
- Tom öğretmenlik yapmak için Boston'a gitti.
Tom became bored with teaching and he looked for a new job.
- Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.
I cannot understand the Arabic Level 5 instructor. He speaks too fast!
- Arapça Seviye 5 öğretmenini anlayamıyorum. O çok hızlı konuşuyor!
I've been a ski instructor for three years.
- Üç yıldır bir kayak öğretmeniyim.
The teacher said that you need to master the subject.
- Öğretmen konuyu öğrenmen gerektiğini söyledi.
It must bother you to have taken a bad master. I'm stupid too. So, it's all right.
- Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı. Ben de aptalım. Öyleyse, tamam.
Tom's dream is to be a schoolteacher.
- Tom'un hayali bir öğretmen olmak.
Schoolteachers must have a lot of patience with the children.
- Öğretmenler çocuklara karşı çok sabırlı olmalıdır.
It's very unlikely that the teacher will believe Tom's excuse for not having his homework done on time.
- Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.
Although teachers give a lot of advice, students don't always take it.
- Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.
The professor always teaches in jeans and a shirt.
- Öğretmen derslerinde hep kot pantolon ve gömlek giyiyor.
What's her professor's name?
- Onun öğretmeninin adı nedir?
Hocasının adı neymiş?
- Öğretmeninin ismi ne?