I was taught English by a foreigner.
- Bana bir yabancı tarafından İngilizce öğretildi.
He taught me how to swim.
- O, bana yüzmeyi öğretti.
Are you a teacher or a student here?
- Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
This book is both interesting and instructive.
- Bu kitap hem ilginç hem de öğretici.
The story is at once interesting and instructive.
- Hikaye hem ilginç hem de öğretici.
Your method of teaching English is absurd.
- Senin İngilizce öğretme yöntemin saçmadır.
All our teachers were young and loved teaching.
- Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
This is the school where she is teaching.
- Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
Tom always stays at school as late as the teachers allow him to.
- Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.