Tom has a very bad reputation around town.
- Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.
She felt very bad that day.
- O, o gün çok kötü hissetti.
Is it really so terrible?
- O gerçekten çok kötü mü?
She looked terrible at that time.
- O zaman çok kötü görünüyordu.
She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.
- O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.
His behavior, as I remember, was very bad.
- Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü.
Some people are evil.
- Bazı insanlar çok kötüdür.
There is much evil in the world.
- Dünyada çok kötülük var.
The road is in a deplorable state.
- Yol çok kötü durumda.
The experiment resulted in a miserable failure.
- Deney çok kötü bir başarısızlıkla sonuçlandı.
The weather was miserable yesterday.
- Hava dün çok kötüydü.
I feel awful about what I said.
- Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum.
Last summer was awful.
- Geçen yaz çok kötüydü.
It's too bad she can't come to the party.
- Onun partiye gelememesi çok kötü.
That's too bad. Please take care of yourself.
- O çok kötü, lütfen kendine dikkat et.