çok kötü

listen to the pronunciation of çok kötü
التركية - الإنجليزية
(Gıda) very bad

Tom has a very bad reputation around town. - Tom şehrin civarında çok kötü bir üne sahiptir.

She felt very bad that day. - O, o gün çok kötü hissetti.

terrible

She looked terrible at that time. - O zaman çok kötü görünüyordu.

I am in a terrible dilemma. - Çok kötü bir ikilemdeyim.

abysmal
ghastly
vicious
unspeakable
atrocious
diabolical
bad

She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood. - O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.

How's it going? Not too bad. - Nasılsın? Çok kötü değil.

how about that?
egregious
abominable
evil

Some people are evil. - Bazı insanlar çok kötüdür.

There is much evil in the world. - Dünyada çok kötülük var.

deplorable

The road is in a deplorable state. - Yol çok kötü durumda.

nefarious
execrable
unmentionable
miserable

The experiment resulted in a miserable failure. - Deney çok kötü bir başarısızlıkla sonuçlandı.

The weather was miserable yesterday. - Hava dün çok kötüydü.

criminal
sad
wretched
awfully
calamitous
thumbs down
very bad, abysmal, execrable
{s} awful

I caught an awful cold. - Ben çok kötü üşüttüm.

You look awful. What happened? - Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?

{s} rotten
(Konuşma Dili) it is too bad
chronic
terribly
shocking
too bad

How's it going? Not too bad. - Nasılsın? Çok kötü değil.

That didn't turn out too bad. - O çok kötü sonuçlanmadı.

excruciating
{s} violent
{s} arrant
grievous
çok kötü durumda
at a low ebb
çok kötü dövmek
wallop
çok kötü olma
terribleness
çok kötü şekilde
atrociously
التركية - التركية
besbeter
afet
felaket
çok kötü
المفضلات