Mr Brown speaks Japanese very well.
- Bay Brown Japonca'yı çok iyi konuşur.
My mom doesn't speak English very well.
- Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
She is highly reputed not only as a scholar but also as a poet.
- O sadece bir bilim adamı olarak değil aynı zamanda bir şair olarak da çok iyi tanınmış.
I always thought Tom was so cool.
- Ben hep Tom'un çok iyi olduğunu düşündüm.
I hear he is good at mahjong.
- Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.
I haven't a very good dictionary.
- Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
Can there be so much anger in celestial hearts?
- Çok iyi kalplerde bu kadar çok öfke olabilir mi?
Grandmother looked very well.
- Büyükanne çok iyi görünüyordu.
My grandmother can't see very well.
- Büyükannem çok iyi göremez.
His ability in mathematics is outstanding.
- Onun matematikteki yeteneği çok iyi.
Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.
- Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
Are the results good? Yes, they're excellent.
- Sonuçlar iyi mi? Evet, çok iyi.
Bob and I are great friends.
- Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
She is great at skiing.
- O kayakta çok iyidir.
We all had a fine time that day.
- O gün hepimiz çok iyi bir zaman geçirdik.
He's a very fine musician.
- O çok iyi bir müzisyendir.
I think Tom doesn't have a very good job.
- Sanırım Tom'un çok iyi bir işi yok.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
The butter on the bread is very good.
- Ekmeğin üzerindeki tereyağı çok iyi.
Tom asked some very good questions.
- Tom bazı çok iyi sorular sordu.
Some animals are very good at climbing.
- Bazı hayvanlar tırmanmada çok iyidirler.
Tom didn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
Tom doesn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.