Mr Brown speaks Japanese very well.
- Bay Brown Japonca'yı çok iyi konuşur.
Tony can play tennis very well.
- Tony, çok iyi tenis oynayabilir.
She is highly reputed not only as a scholar but also as a poet.
- O sadece bir bilim adamı olarak değil aynı zamanda bir şair olarak da çok iyi tanınmış.
I always thought Tom was so cool.
- Ben hep Tom'un çok iyi olduğunu düşündüm.
I haven't a very good dictionary.
- Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
I hear he is good at mahjong.
- Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.
Can there be so much anger in celestial hearts?
- Çok iyi kalplerde bu kadar çok öfke olabilir mi?
My grandmother can cook very well.
- Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.
Grandmother looked very well.
- Büyükanne çok iyi görünüyordu.
His ability in mathematics is outstanding.
- Onun matematikteki yeteneği çok iyi.
This is a very good restaurant, and with an excellent environment, as well.
- Bu çok iyi bir restoran ve mükemmel bir çevresi de var.
Tom is in excellent health.
- Tom'un sağlığı çok iyi.
Bob and I are great friends.
- Bob ve ben çok iyi arkadaşlarız.
I haven't been feeling so great.
- Çok iyi hissetmiyorum.
Tom is a very fine musician.
- Tom çok iyi bir müzisyen.
It was such a fine day that we had a very good time.
- Öyle güzel bir gündü ki çok iyi eğlendik.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Tom didn't do a very good job cleaning the kitchen floor. It's still dirty.
- Tom mutfak zeminini temizleyerek çok iyi bir iş yapmadı. O hâlâ kirli.
I haven't a very good dictionary.
- Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
The butter on the bread is very good.
- Ekmeğin üzerindeki tereyağı çok iyi.
It's not something I'm very good at.
- O, çok iyi olduğum bir şey değil.
Tom asked some very good questions.
- Tom bazı çok iyi sorular sordu.
Tom doesn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.
Tom didn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmadı