çocukları

listen to the pronunciation of çocukları
التركية - الإنجليزية
german cousin
children

Parents teach their children that it's wrong to lie. - Ebeveynler çocuklarına yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu öğretirler.

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

çocuk
kid

My mother died when I was a kid. - Annem ben çocukken öldü.

Do you have any kids? - Hiç çocukların var mı?

çocuk
child

Larry Ewing is married and the father of two children. - Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.

It seems that the children will have to sleep on the floor. - Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.

Çocukları Koruma Federasyonu (Birleşik Devletler)
(Askeri) (US) Save the Children Federation (United States)
Çocukları Koruma Vakfı (Birleşik Krallık)
(Askeri) (UK) Save the Children Fund (United Kingdom)
çocuğa kendi çocukları gibi bakan aile
foster parents
çocuk
{i} baby

Tom thinks there's a good possibility that Mary will agree to babysit the children on Friday night. - Tom Mary'nin Cuma gecesi çocuklara bakıcılık yapmayı kabul edeceğine dair büyük bir olasılık olduğunu düşünüyor.

Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there. - Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.

çocuk
children

According to the CRC, all people under 18 are considered to be children. - ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.

Larry Ewing is married and the father of two children. - Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.

çocuk
(ısk.) bairn
çocuk
fairy

They are fairy tales for children. - Onlar çocuklar için masallardır.

When I was a child, my mother would often read fairy tales to me. - Ben çocukken annem bana sık sık masal okurdu.

çocuk
juvenile

Isn't that a little juvenile? - O küçük bir çocuk değil mi?

The increase in juvenile delinquency is a serious problem. - Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

kız çocukları
girls
sokak çocukları
street children
sokak çocukları
street urchins
çocuk
kid's

This park is a little kid's paradise. - Bu park küçük çocukların cennetidir.

çocuk
bairn
çocuk
dandiprat
çocuk
enfant
çocuk
bantling
çocuk
mite
çocuk
bambino
çocuk
chick

Chicken pox is a common sickness in children. - Su çiçeği çocuklarda yaygın bir hastalıktır.

Chicken pox is a common childhood illness. - Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.

çocuk
(deyim) the small fry
çocuk
(Latin) infantia
çocuk
stripling
çocuk
encumbrance
çocuk
youngster
zamane çocukları
kids these days
Çocuk
childrens
Çocuk
paediatric
çocuk
kinder

Kindergarten children act better than Tom and his friends do. - Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.

The kindergarten children were walking hand in hand in the park. - Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

çocuk
children's
amca vs. çocukları
german cousin
torun çocukları
great grandchildren
zeus'un ikiz çocukları
Dioscuri
Çocuk
(Tıp) offspring
çiçek çocukları
flower people
çocuk
junior

Tom and Mary had a child and called him Tom Junior. - Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.

çocuk
son

His wife bore him two daughters and a son. - Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu

The boy standing over there is my son. - Orada duran çocuk benim oğlumdur.

çocuk
childish. Ç
çocuk
(erkek) nipper
çocuk
child, infant
çocuk
infant

The archaeologists discovered over a hundred graves, a few of which belonged to infants. - Arkeologlar yüzün üzerinde mezar keşfetti, onlardan birkaçı küçük çocuklara aitti.

I'm instinctively bad with children and infants. - Çocuklara ve bebeklere içgüdüsel olarak kötü davranıyorum.

çocuk
child, chit, youngster, kid; infant; kid, boy, childish person; childish, infantile
çocuk
moppet
çocuk
seed

The children collect seeds of various shapes and colours. - Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.

çocuk
brat

You're acting like a spoiled brat. - Bir şımarık çocuk gibi davranıyorsun.

You shouldn't allow your son to act like a selfish brat. - Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.

çocuk
infantile

There have been several cases of infantile paralysis. - Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.

çocuk
chit
çocuk
progeny
çocuk
spoil

I don't like spoiled children. - Ben şımarık çocukları sevmem.

Children should not be spoiled. - Çocuklar şımartılmamalı.

çocuk
kiddie
çocuk
creche
çocuk
infantine
çocuk
encumber
التركية - التركية

تعريف çocukları في التركية التركية القاموس.

Çocuk
küçük
çocuk
(Lehçe, Diyalekt) velet
Çocuk
uşak
Çocuk
(Hukuk) TIFL
Çocuk
zürriyet
Çocuk
enik
çocuk
Belli bir işte yeteri kadar tecrübesi ve yeteneği olmayan kimse
çocuk
Küçük yaştaki oğlan veya kız: "Çocuğun bir sütninesi vardı."- R. H. Karay
çocuk
Genç erkek
çocuk
İnsan
çocuk
Küçük yaştaki oğlan veya kız
çocuk
Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse
çocuk
Soy bakımından oğul veya kız, evlat: "Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış."- B. R. Eyuboğlu
çocuk
Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi
çocuk
Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan
çocuk
Büyüklere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan kimse
çocuk
Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan: "Çocuk köşeyi dönerken ana arkasından su içmeye gitti."- B. R. Eyuboğlu
çocuk
Soy bakımından oğul veya kız, evlât
çocukları
المفضلات