Tom and Mary bought a small ranch outside Boston.
- Tom ve Mary, Boston'un dışında küçük bir çiftlik satın aldılar.
The US Department of Agriculture established seven new “regional climate hubs” to help farmers and ranchers adapt their operations to a changing climate.
- ABD Tarım Bakanlığı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin işletmelerini değişen iklime uyarlamalarına yardımcı olmak için yedi yeni bölgesel iklim merkezi kurdu.
The Bakers have a farm up the river.
- Bakers'ların nehrin yukarısında bir çiftlikleri var.
More than 75% of farms raised pigs and milk cows.
- Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştirdi.
We stayed at a farm house.
- Biz bir çiftlik evinde kaldık.
The stable is behind the farm house.
- Ahır çiftlik evinin arkasında.
We stayed at a farm house.
- Biz bir çiftlik evinde kaldık.
The stable is behind the farm house.
- Ahır çiftlik evinin arkasında.
We stopped at a farmhouse overnight.
- Geceleyin bir çiftlik evinde durduk.
Sami lived in a separate farmhouse owned by his father.
- Sami, babası tarafından sahiplenilmiş ayrı bir çiftlik evinde yaşıyordu.