The only room available is a double.
- Müsait olan tek oda bir çift kişilik.
I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
You should take another pair of glasses when you go abroad.
- Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.
I bought a pair of shoes.
- Bir çift ayakkabı aldım.
The young couple fell in love with each other very soon.
- Genç çift çok kısa sürede birbirlerine âşık oldu.
More and more couples go on honeymoon trips abroad.
- Gittikçe daha fazla çift balayı gezilerine yurt dışına gitmektedir.
Tom can't even afford to buy a new pair of shoes.
- Tom bir çift yeni ayakkabıyı bile satın almayı göze alamıyor.
I think we're even now.
- Sanırım biz şimdi çiftiz.
I have dual citizenship.
- Benim çifte vatandaşlığım var.
I want my children to have dual citizenship.
- Çocuklarımın çifte vatandaşlığa sahip olmasını istiyorum.
All Tom wanted was for Mary to play a couple of tunes on her ukulele.
- Tom'un bütün istediği Mary'nin ukelede bir çift melodi çalmasıydı.
I always have a couple of beach towels in my car.
- Arabamda her zaman bir çift plaj havlum var.
I bought a pair of shoes.
- Bir çift ayakkabı aldım.
A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.
- Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.
My parents also have a farm.
- Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.
There were a lot of young couples in the park.
- Parkta birçok genç çift bulunuyordu.
I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
Duplicates of this sentence have been deleted.
- Bu cümlenin çiftleri silindi.
They're like a married couple.
- Onlar evli bir çift gibi.
The newly married couple walked hand in hand.
- Yeni evli çift el ele yürüdü.
Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.
He works on the farm from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.
The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.