His wife doesn't seem ugly to me.
- Karısı bana çirkin görünmüyor.
Between ourselves, the fat ugly witch is on a diet.
- Aramızda kalsın, şişman çirkin cadı diyet yapıyor.
Sami liked to provoke Layla by saying outrageous things.
- Sami, Leyla'yı çirkin şeyler söyleyerek kışkırtmaktan hoşlanıyordu.
The truth is even more outrageous.
- Gerçek daha da çirkindir.
There is a seamy side to everything.
- Her şey için bir çirkin taraf vardır.
Do you find me unattractive?
- Beni çirkin buluyor musun?
Even before the plastic surgery, Mary wasn't unattractive.
- Plastik cerrahiden önce bile, Mary çirkin değildi.
He has unsightly hairs growing out of his ears.
- Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
What Tom said was outrageous.
- Tom'un söylediği çok çirkindi.
He's a dirty old man.
- O, çirkin yaşlı bir adamdır.
He exclaimed, What a dirty face you have!
- Ne çirkin bir yüzün var! diye bağırdı.
Tom insisted that he didn't mean to say that Mary was ugly.
- Tom Mary'nin çirkin olduğunu söylemek istemediğinde ısrar etti.