Mary wore a flowery skirt.
- Mary çiçekli bir etek giydi.
Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
- Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
Mary wore a flowered dress.
- Meryem çiçekli bir elbise giydi.
I wear a floral dress.
- Çiçekli bir elbise giyiyorum.
All the flowers in the garden are yellow.
- Bahçedeki tüm çiçekler sarı.
My father is watering the flowers.
- Babam çiçekleri suluyor.
They said he had a weak form of smallpox.
- Onun çiçek hastalığının zayıf evresini geçirdiğini söylediler.
Smallpox was unknown to Native Americans.
- Çiçek Kızılderililer tarafından bilinmiyordu.
How beautiful the roses blossomed this summer.
- Güller bu yaz ne de güzel çiçek açtı.
Her talent blossomed early.
- Onun yeteneği erken çiçek açtı.
I wear a floral dress.
- Çiçekli bir elbise giyiyorum.
I love this floral arrangement.
- Bu çiçek aranjmanını seviyorum.
The cherry trees are in full blossom.
- Kiraz ağaçları tamamen çiçeklenmişler.
The cherry blossoms will be out in April.
- Kiraz çiçekleri Nisan'da çıkacak.
Tulips will bloom soon.
- Laleler yakında çiçek açacaklar.
The roses are blooming early this year.
- Güller bu yıl erken çiçek açıyor.