çiçekçi

listen to the pronunciation of çiçekçi
التركية - الإنجليزية
florist
nurseryman
flower shop, florist's shop
flower store
florist shop
çiçek
flower

All the flowers in the garden are yellow. - Bahçedeki tüm çiçekler sarı.

Flowers soon fade when they have been cut. - Çiçekler koparıldığında kısa sürede soldu.

çiçekçi dükkânı
flower shop, florist's shop
çiçekçi kız
flower girl
çiçek
{i} smallpox

Smallpox was unknown to Native Americans. - Çiçek Kızılderililer tarafından bilinmiyordu.

He was suffering from smallpox. - O, çiçek hastalığından çekiyordu.

çiçek
(Biyokimya) efflorescence
çiçek
blossome

Her talent blossomed early. - Onun yeteneği erken çiçek açtı.

How beautiful the roses blossomed this summer. - Güller bu yaz ne de güzel çiçek açtı.

çiçek
variola
çiçek
floral

I love this floral arrangement. - Bu çiçek aranjmanını seviyorum.

I wear a floral dress. - Çiçekli bir elbise giyiyorum.

çiçek
blossom

This park is famous for its cherry blossoms. - Bu park kiraz çiçekleri ile ünlüdür.

The cherry blossoms will be out in April. - Kiraz çiçekleri Nisan'da çıkacak.

çiçek
{i} bloom

The roses are in bloom. - Güller çiçek açmışlar.

Cold weather keeps many plants from blooming. - Soğuk hava birçok bitkinin çiçek açmasını engeller.

Çiçek
inflorescences
çiçekçiler
florists
Çiçek
(isim) Flower, blossom
çiçek
flower, blossom, bloom
çiçek
(Konuşma Dili) loose woman, sexually promiscuous woman
çiçek
flower; blossom, bloom; smallpox; floral
çiçek
(Konuşma Dili) charming scoundrel; charming woman who is up to no good
çiçek
chem. flowers, (a) sublimate: kükürt çiçeği flowers of sulfur
çiçek
flowering plant, flower; ornamental plant
çiçek
catkin
çiçek
posy
التركية - التركية
Çiçek yetiştiren, satan veya yapma çiçek işiyle uğraşan kimse
Çiçek yetiştiren, satan veya yapma çiçek işiyle uğraşan kimse. Çiçek satılan yer
Çiçek satılan yer
çiçekçi esnafı
Sebze ve meyve toptancısı, komisyoncusu
Çiçek
(Osmanlı Dönemi) İŞGÜFE
Çiçek
(Osmanlı Dönemi) BİŞKUFE
çiçek
Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi
çiçek
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi: "Evin ufak çiçekler ve bitkilerle süslü bahçesine çıktım."- R. H. Karay
çiçek
Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz
çiçek
İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
çiçek
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse
çiçek
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü
çiçek
Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse. İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık
çiçek
şükufe
çiçekçi
المفضلات