This seems contradictory.
- Bu çelişkili görünüyor.
The Khmer Rouge often used parables to justify their contradictory actions.
- Kızıl Kmerler çelişkili eylemlerini meşrulaştırmak için genellikle meseller kullanır.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
I don't see it as a contradiction.
- Ben onu bir çelişki olarak görmüyorum.
Is there a contradiction there?
- Orada bir çelişki var mı?
We have conflicting opinions on the matter.
- Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.
I have conflicting feelings about my childhood.
- Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.