çekinmek

listen to the pronunciation of çekinmek
التركية - الإنجليزية
beware
abstain
hesitate
hold back
to be reluctant to do (something) (because of respect, fear, dislike, or a scruple); to feel shy or reluctant in front of (someone)
to avoid, to abstain, to shun, to refrain, to draw back; to beware of, to shrink, to hesitate
withdraw
beware of
avoid
abstain from
refrain
shy away from
be shy about
be leery of
doubt
refrain from
shied
stick
shun
to put on (eye make-up)
fear
funk
boggle
shrink
hang back
hold off
flinch
flee from
shy
wince
dread
stop short of
forbear
cold feet
have cold feet
get cold feet
keep clear of
{f} chicken out
çekinmek (bir durumdan)
refrain from
çekinmek (birinden)
refrain from
çekinme
wince
çekinme
avoidance of
çekinme
{i} fear
bahsetmekten çekinmek
be shy of
korkudan çekinmek
chicken out
çekinme
abstinence
çekinme
shrink
çekinme
restraint
çekin
refrain from

You should refrain from smoking. - Sigara içmekten çekinmelisin.

çekinme
avoidance
çekinme
abstention
bir şeyi yapmaktan çekinmek
be loath to do something
davaya bakmaktan çekinmek
(Kanun) withdraw from case
korkudan çekinmek
chicken
çekin
pussyfoot
çekinme
constraint
çekinme
hesitation

Tom entered the room without hesitation. - Tom çekinmeden odaya girdi.

Tom sold his car without hesitation. - Tom çekinmeden arabasını sattı.

çekinme
diffidence
çekinme
flinch
çekinme
dread
التركية - التركية
Saygı, korku, utanma gibi duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak
Bir şey sürünmek
Saygı, korku, utanma gibi duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak: "Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim."- P. Safa
utanmak
ürkmek
Çekinme
(Osmanlı Dönemi) TAAZZÜZ
Çekinme
(Hukuk) İSTİNKAF
çekinme
Çekinmek işi
çekinme
Çekinmek işi: "İçinde bu adama karşı garip bir tiksinme, çekinme vardı."- S. F. Abasıyanık
çekinmek
المفضلات