çekilmiş

listen to the pronunciation of çekilmiş
التركية - الإنجليزية
drawn

I felt drawn toward her. - Kendimi ona doğru çekilmiş hissettim.

Sami found himself drawn to Layla's charm. - Sami kendini Leyla'nın cazibesine çekilmiş buldu.

spun
withdrawn
milled
ground

Do you want fresh ground pepper on your salad? - Salatanda taze çekilmiş karabiber istiyor musun?

çekilmiş et
be taken
inzivaya çekilmiş kimse
monk
çek
cheque

She opened her purse and took out her chequebook. - Cüzdanını açtı ve çek defterini çıkardı.

As soon as I received the cheque, I went to the bank. - Çeki alır almaz bankaya gittim.

çek
drafting
çek
(Ticaret) check cheque
çek
draught
çek
(Otomotiv) non-return valve
çek
(Kanun) bill of exchange
çek
pull

He pulled his son by the ear. - O, oğlunun kulağını çekti.

I need a tool for pulling weeds in my garden. - Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.

çek
pull on
çek
{f} shrunk

My jeans have shrunk. - Kot pantolonum çekti.

Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit. - Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.

çek
suffer from

Some people in the world suffer from hunger. - Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.

He used to suffer from stomach aches. - O, mide ağrılarından dolayı acı çekerdi.

çek
{f} shrinking
çek
drew

Taro drew 10,000 yen from the bank. - Taro bankadan 10.000 yen çekti.

The card you drew was a red, wasn't it? - Çektiğin kart bir kırmızıydı, değil mi?

çek
{f} haul
çek
draw away
çek
roll up

Roll up your right sleeve. - Sağ elbise kolunu yukarı çek.

çek
pop
çek
shrink back
çek
acquittance
çek
attract

I did not want to attract attention. - Ben dikkat çekmek istemiyordum.

Jon is far more attractive than Tom. - Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.

çek
{f} hauling
çek
yank

Tom yanked Mary's ponytail. - Tom Mary'nin at kuyruğu saçını çekti.

Tom yanked Mary's hair. - Tom, Mary'nin saçını çekti.

çek
of check
çek
cheques
çek
inflect

In that language, adjectives and nouns are inflected for gender. - O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.

diş çekilmiş
tapped
geri çekilmiş
retracted
inzivaya çekilmiş
secluded
inzivaya çekilmiş
retired
inzivaya çekilmiş kimse
eremite
inzivaya çekilmiş kimse
hermit
içeriye çekilmiş
indrawn
kaba çekilmiş kahve
nib
kalıptan çekilmiş
extruded
köşesine çekilmiş
recluse
köşesine çekilmiş insan
troglodyte
köşesine çekilmiş kimse
recluse
soğuk çekilmiş
cold drawn
suyu çekilmiş değirmene dönmek 1
(for a place) to become as silent as a tomb, become like a morgue. 2. to become completely useless
temize çekilmiş belge
engrossment
temize çekilmiş kopya
clean copy
temize çekilmiş kopya
fair copy
Çek
(a) Czech
Çek
Czech, of the Czechs
Çek
{i} Czech

Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots. - Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.

The flag of the Czech Republic is almost the same as that of the Philippines. - Çek Cumhuriyeti'nin bayrağı Filipinler'inkiyle neredeyse aynıdır.

Çek
czechoslovak
çek
cheque, check
çek
written order from one party directing a bank to pay a specified amount of money to another party
çek
of the Czech Republic; of the former nation of Czechoslovakia
çek
native or resident of the Czech Republic; resident of the former nation of Czechoslovakia; check
çek
{i} check

I will pay for it by check. - Ben onu çek ile ödeyeceğim.

May I pay with a travelers' check? - Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?

çek
rollup
çek
lure

Tom lured us into a trap. - Tom bizi bir tuzağa çekti.

Layla lured Sami to her house. - Leyla, Sami'yi evine çekti.

çek
pull#on
çek
pullon
çek
drawaway
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) NÜZU'
ÇEK
(Osmanlı Dönemi) Çekoslovakya, Bohemya ahalisinden olan ve Çek'ce konuşan kavim ki, Osmanlı metinlerinde "çeh" diye geçer
Çek
Çek halkına özgü olan
Çek
Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse
çek
Bir kimsenin, bankadaki parasının dilediği kimseye ödenmesi için bankaya gönderdiği yazılı belge