çekememe

listen to the pronunciation of çekememe
التركية - الإنجليزية
1. Envy2. Being unable to pull3. Being unable to tolerate
çek
cheque

Tom wrote Mary's name as the cheque payee. - Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.

She opened her purse and took out her chequebook. - Cüzdanını açtı ve çek defterini çıkardı.

çekememek
{f} envy
çek
drafting
çek
(Ticaret) check cheque
çek
draught
çek
(Otomotiv) non-return valve
çek
(Kanun) bill of exchange
çekememek
jealous of
çekememek
be jealous of
çek
pull

He pulled his son by the ear. - O, oğlunun kulağını çekti.

The two children pulled at the rope until it broke. - İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.

çek
pull on
çek
{f} shrunk

My jeans have shrunk. - Kot pantolonum çekti.

Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit. - Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.

çek
suffer from

It is a shameful fact that, while there are lands where people suffer from hunger, within Japan there are many households and restaurants where much food is thrown away. - İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.

He used to suffer from severe nasal congestion. - O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.

çek
{f} shrinking
çek
drew

Taro drew 10,000 yen from the bank. - Taro bankadan 10.000 yen çekti.

Madonna's concert drew a large audience. - Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.

çek
{f} haul
çek
draw away
çek
roll up

Roll up your right sleeve. - Sağ elbise kolunu yukarı çek.

çek
pop
çek
shrink back
çek
acquittance
çek
attract

Negative electrons attract positive electrons. - Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.

I did not want to attract attention. - Ben dikkat çekmek istemiyordum.

çek
{f} hauling
çek
yank

Tom gave the rope a yank. - Tom halata ani bir çekiş verdi.

Tom yanked Mary's hair. - Tom, Mary'nin saçını çekti.

çek
of check
çek
cheques
çek
inflect

In that language, adjectives and nouns are inflected for gender. - O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.

çekememek
begrudge
Çek
(a) Czech
Çek
Czech, of the Czechs
Çek
{i} Czech

Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots. - Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.

The flag of the Czech Republic is almost the same as that of the Philippines. - Çek Cumhuriyeti'nin bayrağı Filipinler'inkiyle neredeyse aynıdır.

Çek
czechoslovak
çek
cheque, check
çek
written order from one party directing a bank to pay a specified amount of money to another party
çek
of the Czech Republic; of the former nation of Czechoslovakia
çek
native or resident of the Czech Republic; resident of the former nation of Czechoslovakia; check
çek
{i} check

The bank will cash your fifty dollar check. - Banka 50 dolarlık çekini nakite çevirecek.

He opened a checking account with the bank. - O, bankada bir çek hesabı açtı.

çek
rollup
çek
lure

Tom was lured into a trap. - Tom bir tuzağa çekildi.

Cheese often lures a mouse into a trap. - Peynir genellikle bir fareyi tuzağa çeker.

çek
pull#on
çek
pullon
çek
drawaway
çekememek
to be unable to stand; to be jealous of, to envy
çekememek
to be jealous of
çekememek
not to be able to stand or put up with
çekememek
be unable to tolerate
çekememek
be unable to pull
çekememek
be unable to take
çekememek
not to be able to pull
التركية - التركية
Çekememek işi veya durumu
ÇEK
(Osmanlı Dönemi) Çekoslovakya, Bohemya ahalisinden olan ve Çek'ce konuşan kavim ki, Osmanlı metinlerinde "çeh" diye geçer
Çek
Çek halkına özgü olan
Çek
Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse
çek
Bir kimsenin, bankadaki parasının dilediği kimseye ödenmesi için bankaya gönderdiği yazılı belge
çekememek
Katlanamamak
çekememek
Kıskanarak hoş görmemek: "Belli bir şey ki, bu genç ikisinden de baskın, çekemiyorlar."- H. Taner
çekememek
Kıskanarak hoş görmemek
çekememek
Çekme işini yapamamak
çekememe
المفضلات