التركية - الإنجليزية
تعريف çatallaşma في التركية الإنجليزية القاموس.
- {i} forking
- the act of branching out or dividing into branches
- the place where something divides into branches
- present participle of fork
- çatal
- fork
Could we have a fork?
-Bir çatal alabilir miyiz?
Tom mashed the potatoes with a large fork.
-Tom büyük bir çatalla patatesleri püre yaptı.
- çatal
- {s} difficult
Eating yogurt with a fork is somewhat difficult.
-Bir çatalla yoğurt yemek biraz zordur.
- çatal
- selector fork
- çatal
- grease nipple
- çatal
- shift fork
- çatal
- tube yoke
- çatal
- breasthook
- çatallaşmak
- fork
- çatal
- forks
These are not your forks.
-Bunlar sizin çatallarınız değil.
Give us two knives and four forks, please.
-Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.
- çatal
- fork (used for eating, serving, etc.)
- çatal
- bifurcated
- çatal
- fork, bifurcation
- çatal
- prong; branch of a forked object
- çatal
- two sided
- çatal
- forked
- çatal
- prong
- çatal
- clevis
- çatal
- fork; prong; forked, bifurcated; ambiguous; (ses) hoarse; (dil) forked
- çatal
- (word) which has a double meaning
- çatal
- cracked (voice)
- çatal
- involved, difficult
- çatal
- (ağaç) crotch
- çatal
- (İnşaat) yoke
- çatal
- britannia
- çatal
- cloven
- çatallaşmak
- to fork, bifurcate, furcate, divaricate
- çatallaşmak
- (ses) crack
- çatallaşmak
- to become forked; to get complicated
- çatallaşmak
- (for a voice) to become cracked
- çatallaşmak
- ramify
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف çatallaşma في التركية التركية القاموس.
- Çatallaşmak işi
- çatal
- İki veya daha çok kola ayrılan değnek
- çatal
- Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç: "Çatalı elinden düştü, ağzı açık kaldı."- P. Safa
- çatal
- Bir tür olta iğnesi
- çatal
- Ucu kollara ayrılmış
- çatal
- Dallı olan şeylerin her kolu
- çatal
- İki taraflı
- çatal
- Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
- çatal
- Dirgen
- çatal
- Yol, ağaç gibi, kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
- çatal
- İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
- çatal
- Ucu kollara ayrılmış. İki taraflı: "Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar."- Halk türküsü. İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
- çatal
- On dokuzuncu yüzyıl ingiliz tiyatrosunda panoları tutan direğe verilen ad
- çatal
- Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç
- çatal
- piron
- çatallaşmak
- İki veya daha çok ihtimal ortaya çıkarak anlaşılması güç bir duruma gelmek