I tried to avoid conflict.
- Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.
The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
- Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
Tom escaped the gun battle alive and well.
- Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
One can win several battles but lose the war.
- Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.
There was another clash a few months later.
- Birkaç ay sonra bir çatışma daha vardı.
Violent clashes broke out between the protesters and the police.
- Göstericilerle polis arasında şiddetli çatışmalar patlak verdi.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israel armed forces from territories occupied in the recent conflict.
- Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.
She is in conflict with her father.
- O babası ile çatışma içinde.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
I tried to avoid conflict.
- Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.
She is in conflict with her father.
- O babası ile çatışma içinde.
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
- İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
One can win several battles but lose the war.
- Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.