The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
- Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
Tom escaped the gun battle alive and well.
- Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
Losing a battle doesn't mean losing the war!
- Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.
There was another clash a few months later.
- Birkaç ay sonra bir çatışma daha vardı.
The two sides clashed several times.
- İki taraf birçok kez çatışmaya girdi.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
- Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
He was involved in a skirmish with a violent gang.
- O şiddetli bir çete ile bir çatışmada yer aldı.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
I tried to avoid conflict.
- Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.
One can win several battles but lose the war.
- Biri birçok çatışmayı kazanabilir ama savaşı kaybedebilir.
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
- İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.