çalışması

listen to the pronunciation of çalışması
التركية - الإنجليزية

تعريف çalışması في التركية الإنجليزية القاموس.

çalış
{f} working

While working, she had an accident. - O çalışırken bir kaza yaptı.

Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project. - Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.

fizibilite çalışması
feasibility study
mum boya çalışması
crayon
çalış
{f} studied

If she studied hard, she could pass the test. - Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.

If only I had studied harder for the exam. - Keşke sınav için daha sıkı çalışsaydım.

çalış
{f} functioning

The liver is no longer functioning. - Karaciğer artık çalışmıyor.

The machine stopped functioning. - Makine çalışmayı kesti.

gece çalışması
night work
lobi çalışması
lobbying
marka çalışması
(Ticaret) branding
mezuniyet çalışması
graduation exercise
olgu çalışması
(Dilbilim) case study
proje çalışması
(Askeri) project work
sanat çalışması
art work
telafi çalışması
make-up
çalış
(Sanat) touch

Pamela must have been at home when I tried to get in touch with her, but she didn't answer the telephone. - Onunla iletişim kurmaya çalıştığımda Pamela evde olmalıydı fakat telefona cevap vermedi.

I'll try to get in touch with Tom. - Tom'la temas kurmaya çalışacağım.

çalış
(Muzik) execution
çalış
{f} labor

He works in the laboratory. - O labaratuarda çalışır.

Jim was afraid of physical labor. - Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.

çalış
{f} wrought
çalış
{f} worked

Child as he was, he worked hard to help his mother. - O,çocukken,annesine yardım etmek için sıkı çalıştı.

I felt tired from having worked for hours. - Saatlerce çalışmaktan yoruldum.

çalış
{f} studying

I'm studying English at home. - Evde İngilizce çalışıyorum.

But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London. - Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.

çalış
{f} attempt

Tom attempted to persuade Mary to go to church with him. - Tom Mary'yi onunla birlikte kiliseye gitmek için ikna etmeye çalıştı.

Tom attempted to predict the results. - Tom sonuçları tahmin etmeye çalıştı.

çalış
{f} study

Before going to study in Paris, I must brush up on my French. - Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

I like studying history. - Tarih çalışmayı severim.

çalış
{f} work

Could you explain how the dishwasher works? - Bulaşık makinasının nasıl çalıştığını anlatabilir misin?

She had an accident while working. - O çalışırken bir kaza yaptı.

çalış
{f} run

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

None of the computers can continue to run with a burnt card. - Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.

çalış
{f} labour
bağırsakların çalışması
bowel activity
bağırsakların çalışması
intestinal activity
grup çalışması
Group work
afyonla sersemletip gemide çalışması için kaçırmak
shanghai
alan çalışması
fieldwork
arama çalışması yapan kimse
researcher
bağırsakların çalışması
movement
bağırsakların çalışması
passage
bilgilendirme çalışması
(Ticaret) catch-up work
ekip çalışması
several mechanics
ekip çalışması
teamwork

The most wonderful thing about baseball is teamwork. - Beyzbol hakkında en harika şey ekip çalışmasıdır.

erozyon kontrol çalışması
(Çevre) erosion control works
fizibilite çalışması yapmak
to do a feasibility study
fırın çalışması
working of a furnace
hazırlık çalışması
preparatory work
internet çalışması
internet working
kurumsal kimlik çalışması
corporate identity work
manevra kontrol sistemi; Askeri İmkan Ve Kabiliyetler Çalışması; mayın önleme ge
(Askeri) maneuver control system; Military Capabilities Study; mine countermeasures ship; modular causeway system
model çalışması
model studies
motor çalışması açık veya kapalı
(Askeri) engine running on or offload
ofis çalışması
office work
problemli sosyolojik durumu düzeltme çalışması
casework
ritim çalışması
rhythmics
saha çalışması
fieldwork
saha çalışması
(Hukuk) field work
servis çalışması
service mode of operation
sindirim sisteminin normal çalışması
eupepsia
sunum çalışması
presentation work
tamir-takviye çalışması
(Çevre) repair and strengthening works
tasdik çalışması
validation study
tehdit tahmin çalışması
(Havacılık) menace estimation activities
temel psikolojik harekat çalışması; bit/saniye
(Askeri) basic psychological operations study; bits per second
yol çalışması
road works
yol çalışması
road up
çalış
labored

They labored in the factories. - Onlar fabrikalarda çalıştılar.

They labored day after day. - Onlar üst üste her gün çalıştılar.

özel psikolojik harekat çalışması; standart mevki bulma sistemi
(Askeri) special psychological operations (PSYOP) study; standard positioning system
üstyapı çalışması
superstructure work
التركية - التركية

تعريف çalışması في التركية التركية القاموس.

çalış
Çalma işi veya biçimi: "Her muganninin okuyuşu, her çalanın çalışı yine şahsidir ve ayrıdır."- Y. K. Beyatlı
kulis çalışması
Kulis faaliyeti
küme çalışması
Öğrencilerin, aralarında seçtikleri bir başkanın kılavuzluğu altında iş birliği yaparak ortak amaçlar doğrultusunda çalışmalarına imkân sağlayan eğitim yöntemi
çalış
Çalma işi veya biçimi
الإنجليزية - التركية

تعريف çalışması في الإنجليزية التركية القاموس.

ısınma çalışması
Warm-up, warm-up exercises
çalışması
المفضلات