Tom doesn't know how to treat his employees properly.
- Tom çalışanlarına düzgün bir şekilde nasıl davranacağını bilmiyor.
Send me the best employees that money can buy. Money is no object.
- Bana paranın satın alabileceği en iyi çalışanları gönder. Para sorun değil.
The office staff worked quickly and efficiently to resolve the problem.
- Ofis çalışanları problemi çözmek için hızlı ve etkili çalıştılar.
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
Tom has more than three hundred employees.
- Tom'un üç yüzden daha fazla çalışanı var.
I am an office worker.
- Ben bir ofis çalışanıyım.
Health workers aid people in need.
- Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.
He's an advocate of barefoot running.
- O yalınayak çalışan bir avukat.
The number of cars running in the city has increased.
- Şehirde çalışan arabaların sayısı arttı.
Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
- Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.
Tom currently has ten people working for him.
- Tom şu anda onun için çalışan on kişiye sahip.