To strive against the stream requires courage.
- Akıntıya karşı çabalamak cesaret gerektirir.
She struggled to get up.
- O kalkmak için çabaladı.
Tom struggled to make ends meet.
- Tom geçimini yapmak için çabaladı.
How long did you flounder around before you asked for help?
- Yardım istemeden önce ne kadar çabaladın?