çağrılı

listen to the pronunciation of çağrılı
التركية - الإنجليزية
invited person
invited (person)
çağrı
{i} invitation
çağrı
{i} call

The baby is called Tom. - Bebek Tom olarak çağrılıyor.

Linda was called back from college by her father's sudden illness. - Linda, babasının ani hastalığı yüzünden üniversiteden geri çağrıldı.

çağrı
{i} appeal
çağrı
announce
çağrı
call on

Let's try to make the call once more. - Bir kez daha çağrı yapmaya çalışalım.

çağrı
(Bilgisayar) cue
çağrı
convocation
çağrı
muster call
çağrı
call-up
çağrı
law summons; subpoena, subpoena ad testificandum
çağrı
garnishment
çağrı
vocation
çağrı
(Askeriye) (written) call-up notice, draft notice
çağrı
law (written) summons, process; subpoena, subpoena ad testificandum
çağrı
invitation; summons; call
çağrı
call up
çağrı
citation
çağrı
invitation, call; summons
çağrı
(Askeriye) call-up
çağrı
calling

The U.S. is calling for an arms embargo against violators of the treaty. - ABD anlaşmayı ihlal edenlere karşı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor.

She heard someone calling for help. - O, yardım çağrısı yapan birini duydu.

çağrı
summons

Fadil received a court summons. - Fadıl bir mahkeme çağrısı aldı.

A summons has been issued. - Bir çağrı yayımlandı.

çağrı
preconization
çağrı
vocative
التركية - التركية
Bir toplantıya, bir yere veya birinin yanına çağrılmış kimse, davetli
davetli
Çağrı
çağırı
çağrı
Doğan kuşu
çağrı
Çağrı cihazı
çağrı
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet
çağrı
Birinin bir yere gelmesini isteme, davet: "Bu gizli çağrı neden icap ediyordu?"- Y. K. Karaosmanoğlu. Çağrı cihazı
çağrılı
المفضلات