çağa

listen to the pronunciation of çağa
التركية - الإنجليزية
infant
A person under legal age Contracts made by infants are not enforceable against them and may be repudiated later Special state statutes alter the above generalization and provide that certain infants may contract for life insurance
A person who is not of full age, or who has not attained the age of legal capacity; a person under the age of twenty-one years; a minor
A child or minor A person under the legal age, as defined by local law
An infant is a baby or very young child. young mums with infants in prams the infant mortality rate in Britain
A child in the first period of life, beginning at his birth; a young babe; sometimes, a child several years of age
a minor
A very young human being, from birth to somewhere between six months and two years of age, needing almost constant care and/or attention
Infants are children between the ages of five and seven, who go to an infant school. You use the infants to refer to a school or class for such children. You've been my best friend ever since we started in the infants
To bear or bring forth, as a child; hence, to produce, in general
Intended for young children; as, an infant school
a very young child (birth to 1 year) who has not yet begun to walk or talk; "isn't she too young to have a baby?"
A person not of legal age, which at common law was 21 years but which in some states has been changed by statue; the same as a minor
– a child from birth to 12 months in age
person under legal age
a person not of legal age; a minor
A person who is a minor, under the age of eighteen, and thus incapable of the independent judgment necessary to undertake a legal obligation
{s} of or pertaining to infants or infancy; being in infancy; baby, babyish; pertaining to a minor
Of or pertaining to infancy, or the first period of life; tender; not mature; as, infant strength
çağ
{i} epoch
çağ
age

We often hear it said that ours is essentially a tragic age. - Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.

This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages. - Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.

çağ
period
çağa ayak uydurmak
to keep up with the times
çağ
era

The revolution brought in a new era. - Devrim yeni bir çağ getirdi.

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

ayak uydurmak (çağa/zamana)
keep up with
çağ
(Politika, Siyaset) cycle
çağ
time

The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times. - Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.

I had a call from her for the first time in a long time. - Uzun süredir ondan ilk kez bir çağrı aldım.

çağ
day

The other day, I got a call from her. - Geçen gün ondan bir çağrı aldım.

In this day and age, life without electricity is unimaginable. - Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.

çağ
date

This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages. - Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.

His ideas are up to date. - Onun fikirleri çağdaş.

dördüncü çağa ait
quaternary
ilk çağa ait
primitive
ilk çağa ait
primeval
neolitik çağa ait alet
neolith
çağ
time; age, period; era, epoch
çağ
age, period
çağ
times

The pyramids were built in ancient times. - Piramitler antik çağda inşa edildiler.

How many times do I have to ask you to call me by my first name? - Beni ilk adımla çağırmanı senden kaç kez istemek zorundayım?

çağ
the right time (for something)
çağ
era, epoch
التركية - التركية
Yeni doğmuş bebek
Çocuk, bebek
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Yaş
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Boy, kamet, tenâsüb, lüzumu derece semizlik.* Devir, tarih çağları. İlkçağ, Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınça
ÇAĞ
(Osmanlı Dönemi) Zaman, vakit, esnâ, hengâm, mevsim
Çağ
(Osmanlı Dönemi) KIVAM
Çağ
asır
Çağ
vakit
çağ
Hayatın çocukluk, gençlik gibi türlü dönemlerinden her biri, yaş
çağ
Zaman parçası, vakit
çağ
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı: "Kendi çocuğu daha evlenecek çağda olmadığına göre kim bilir kimleri baş göz etmiştir."- S. F. Abasıyanık
çağ
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir: "Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz."- F. R. Atay
çağ
Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir
çağ
Bir şeyin uygun, elverişli zamanı
çağ
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun
çağ
örgü şişi
çağ
Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri
çağ
Bir katmanın oluştuğu süre
çağ
Evlerde pis suların aktığı çukur
çağ
Hayatın çocukluk, gençlik gibi türlü dönemlerinden her biri, yaş: "Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır."- R. H. Karay
çağa
المفضلات