çılgınlık

listen to the pronunciation of çılgınlık
التركية - الإنجليزية
madness

If this is madness, there is method in it. - Bu bir çılgınlıksa içinde yöntem vardır.

Madness is repeating the same experience, expecting the results to be different. - Çılgınlık, sonuçların farklı olacağını umarak, aynı deneyimi tekrarlamaktır.

frenzy
distraction
craziness
rave
vagary
raving
ravings
delirium
lunacy
escapade
fad
madness, insanity, lunacy, frenzy, mania
foolhardiness
wildness
nuts [sl.]
fury
craze
madness, craziness, wildness
rabidness
folly

Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly. - Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.

Who lives without folly is not so wise as he thinks. - Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.

crazy

It is crazy of you to put your life at risk. - Yaşamını riske atman çılgınlık.

Tom thinks that's crazy. - Tom onun çılgınlık olduğunu düşünüyor.

insanity
distract
portly
delusion
nuts

Your mom speaks six languages — that's nuts. - Senin annen altı dil konuşuyor - Bu çılgınlık.

high jinks
mania
çılgın
mad

It was mad of him to try to swim in the icy water. - Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.

Tom was madly in love with Mary. - Tom Mary'ye çılgıncasına âşıktı.

çılgın
lunatic

It has been said that a man at ten is an animal, at twenty a lunatic, at thirty a failure, at forty a fraud, and at fifty a criminal. - On yaşındaki bir erkeğin bir hayvan yirmi yaşındakinin bir çılgın, otuzundakinin bir başarısızlık, kırkdakinin bir dolandırıcı ve ellisindekinin bir suçlu olduğu söylenmektedir.

çılgın
crazy

Your ideas sound crazy. - Sizin fikirleriniz çılgınca görünüyor.

I'm pretty sure Tom won't do anything crazy. - Tom'un çılgınca bir şey yapmayacağından oldukça eminim.

çılgın
wild

According to Tom, Mary is wild in bed. - Tom'a göre, Mary yatağında çılgın.

His heart was beating wildly. - Kalbi çılgınca çarpıyordu.

çılgın
insane

That old man must be insane. - Şu yaşlı adam çılgın olmalı.

çılgın
demented

He became increasingly demented! - O gittikçe çılgın oldu!

çılgın
bonkers

It is bonkers to go out in this weather. - Bu havada dışarı çıkmak çılgınlık.

çılgın
crackpot
çılgın
unhinged
çılgın
hysterical

Tom began to cry hysterically. - Tom çılgınca bağırmaya başladı.

çılgın
nutter
çılgın
luny
çılgın
(Argo) off one's head
çılgın
demon
çılgın
rip-roaring
çılgın
mentally ill
çılgın
(Argo) wicked
çılgın
(deyim) out to lunch
çılgın
brainsick
çılgın
(Konuşma Dili) round the bend
çılgın
(deyim) not all there
çılgın
nuts

I suppose you think I'm nuts. - Sanırım çılgın olduğumu düşünüyorsun.

Your mom speaks six languages — that's nuts. - Senin annen altı dil konuşuyor - Bu çılgınlık.

çılgın
hog-wild
çılgın
bats
çılgın
(Argo) shambolic
çılgın
(Konuşma Dili) round the twist
çılgın
beside oneself
çılgın
nutty
çılgın
madding
çılgın
frenetic
çılgın
madcap
çılgın
phrenetic
çılgın
frenzied
çılgın
loony
çılgın
loco
çılgın
cuckoo
çılgın
maniacal
çılgın
frantic

Paramedics worked frantically to save Tom's life. - Sağlık görevlileri Tom'un hayatını kurtarmak için çılgınca çalıştı.

Tom made a frantic attempt to finish painting the fence before dark. - Tom hava kararmadan önce çiti boyamayı bitirmek için çılgınca bir girişim yaptı.

çılgın
foolhardy
çılgın
amok
çılgın
raving

He's a raving egomaniac. - O çılgın bir egomanyaktır.

He's a raving egomaniac. - O çılgın bir benmerkezcidir.

çılgın
crazed
çılgın
berserk

The children went berserk. - Çocuklar çılgına döndüler.

çılgın
delirious

For a delirious word there is no answer. - Bir çılgın söz için cevap yoktur.

çılgın
desperado
çılgın
possessed
çılgın
daemonic [Brit.]
çılgın
kook
çılgın
mad, crazy, wild
çılgın
nut

I suppose you think I'm nuts. - Sanırım çılgın olduğumu düşünüyorsun.

Your mom speaks six languages — that's nuts. - Senin annen altı dil konuşuyor - Bu çılgınlık.

çılgın
mad, crazy, frenzied, insane, lunatic, demented, crackpot, bats, nutty; nut, nutter
çılgın
daemonical [Brit.]
çılgın
distracted
çılgın
demoniac
çılgın
ripsnorter
çılgın
kooky
çılgın
rip roaring
çılgın
{s} scatty
çılgın
bacchanalian
çılgın
{s} daemonic
çılgın
{s} moonstruck
çılgın
possess
çılgın
loony,luny
çılgın
potty
çılgın
daemonical
çılgın
orgiastic
التركية - التركية
Aşırı davranış
Aşırı davranış: "Yeşil gözlerinde mahmurluk, sarhoşluk ve çılgınlığa benzer acaip pırıltılar vardı."- H. Taner
çılgın
Aşırı davranışlarda bulunan, deli, mecnun
çılgın
Çok büyük, aşırı, olağanüstü
çılgın
Aşırı davranışlarda bulunan, deli, mecnun: "Ömrümde ilk defa saat için çılgın gibi dövüştüm."- S. F. Abasıyanık. Çok büyük, aşırı, olağanüstü: "Onların bu çılgın aşklarına karşı konulacak engel setlerinin hiç hükmü yoktur."- K. Tahir
çılgınlık
المفضلات