çıktı

listen to the pronunciation of çıktı
التركية - الإنجليزية
output

She investigated the company's output record carefully. - Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.

Thanks to technological innovations, maximum outputs of the factory have doubled. - Teknolojik yenilikler sayesinde, fabrikanın maksimum üretimi iki katına çıktı.

(Ekonomi)output
output , printout
comp. output data, output
throughput
waste, waste product (from a factory)
minus
(Ticaret) outcome
(Antika) hard copy
output signal
(Bilgisayar) output to
thruput
printed out
grew to
arose

A problem immediately arose. - Aniden bir sorun ortaya çıktı.

The earliest civilizations arose in Mesopotamia. - En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.

turned out

Surprisingly enough, he turned out to be a thief. - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.

It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now? - Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?

came out

The boy cried Wolf, wolf! and the villagers came out to help him. - Kurt, kurt diye çocuk bağırdı! ve köylüler ona yardım etmek için dışarı çıktılar.

He came out with an angry face. - O öfkeli bir yüz ile dışarı çıktı.

readout
çıktı almak
Print out
çıktı alanı
output area
çıktı aygıtı
output device
çıktı bilgileri
output data
çıktı bloğu
output block
çıktı delgisi
output punch
çıktı ekipmanı
output equipment
çıktı kanalı
output channel
çıktı kaydı
output record
çıktı kesimi
output section
çıktı modülü
output module
çıktı oluğu
output channel
çıktı programı
output program
çıktı sistemi
output system
çıktı sözleşmesi
(Hukuk) output contraction
çıktı sınırlamalı
output limited
çıktı tamponu
output buffer
çıktı tasarımı
output design
çıktı yazmacı
output register
çıktı yordamı
output routine
çık
drop out of
girdi çıktı çözümlemesi
(Bilgisayar,Teknik) input output analysis
girdi-çıktı
(Askeri) i/o
girdi-çıktı
(Ticaret) input-output
girdi-çıktı çözümlemesi
(Bilgisayar) input-output analysis
girdi/çıktı tablosu
input/output table
potansiyel çıktı
(Ticaret) potential output
standart çıktı
(Bilgisayar) standard output
çık
(Bilgisayar) break

I went for a walk after breakfast. - Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.

I left home without having breakfast yesterday. - Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.

çık
(Bilgisayar) escape

Her name often escapes me. - Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.

Tom pointed to the fire escape. - Tom yangın çıkışını işaret etti.

çık
{f} exit

Emergency exits must be kept free of blockages for public safety. - Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.

Please use this exit when there is a fire. - Bir yangın olduğunda, lütfen bu çıkışı kullanın.

çık
got out

The argument quickly got out of control. - Tartışma hızla kontrolden çıktı.

When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet. - Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.

çık
{f} exited

Tom exited the tunnel at 80 miles an hour. - Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.

Dan exited the train station at seven thirty. - Dan 7.30'da tren istasyonundan çıktı.

çık
went forth
çık
go out

I can't go out because I have a lot of homework. - Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.

I wish you would shut the door when you go out. - Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.

çık
move up
çık
emerge

It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges. - Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.

Where is the emergency exit? - Acil çıkış kapısı nerede?

çık
gone forth
çık
took off for
çık
go forth
çık
emanate
çık
take off for
çık
taken off for
çık
get out

I couldn't get out of my garage because there was a car in the way. - Yolda bir araba olduğu için garajımdan çıkamadım.

They'll get out of class in forty minutes. - Kırk dakika içerisinde sınıftan çıkacaklar.

rüzgar çıktı
wind output
arpa ektim, darı çıktı
(Konuşma Dili) I did not get what I expected./It was a disappointment
ayak parmağım çıktı
I dislocated my toe
ayaz Paşa kol geziyor/kola çıkmış/çıktı
(Konuşma Dili) It is freezing weather
cari çıktı
(Ticaret) current output
excel için çıktı
(Bilgisayar) output to excel
excel için çıktı
(Bilgisayar) outputto excel
fiili nispi çıktı
(Politika, Siyaset) effected rated output
fiziki çıktı
(Ticaret) physical output
fırtına çıktı
A storm came up
girdi ve çıktı denetimi
(Bilgisayar,Teknik) input and output control
girdi çıktı/si çıktısı
1. intimate relations. 2. the ins and outs
girdi-çıktı tablosu
(Ticaret) input-output table
girdi/çıktı
girdi/çıktı
girdi/çıktı
(Askeri) input/output
girdi/çıktı anahtarlaması
input/output switching
girdi/çıktı anayolu
input/output trunk
girdi/çıktı aygıtları
input/output devices
girdi/çıktı denetim sistemi
input/output control system
girdi/çıktı denetimi
input/output control
girdi/çıktı dizgesi
input/output system
girdi/çıktı işlemcisi
input/output processor
girdi/çıktı kanalı
input/output channel
girdi/çıktı kapısı
input/output port
girdi/çıktı kesilmesi
input/output interrupt
girdi/çıktı kitaplığı
input/output library
girdi/çıktı oluğu
input/output channel
girdi/çıktı sistemi
input/output system
girdi/çıktı sınırlamalı
input/output limited
girdi/çıktı tamponu
input/output buffer
girdi/çıktı trafik denetimi
input/output traffic control
girdi/çıktı yazmacı
input/output register
girdi/çıktı yordamları
input/output routines
girdi/çıktı çizelgesi
input/output table
girdi/çıktı ünitesi
(Askeri) input/output unit
hacı sandığımızın haçı koynunda çıktı
(Konuşma Dili) We were deceived at first by his appearance
kadı kızı Kadire, geldi çıktı sedire
(Konuşma Dili) She thinks she's too good to help with the work
kolum çıktı
I dislocated my arm
not defteri için çıktı
(Bilgisayar) output to notepad
ok yaydan çıktı
(Konuşma Dili) What's done is done; there's no turning back./The die is cast
ok yaydan çıktı
the die is cast
sıfır çıktı
zero output
taslak çıktı
(Bilgisayar) draft output
word için çıktı
(Bilgisayar) outputto word
zıp diye all of a sudden, suddenly: Adam zıp diye karşıma çıktı. The fellow
suddenly appeared in front of me
çık
quit

She advised him to take a long holiday, so he immediately quit work and took a trip around the world. - O, ona uzun bir tatile çıkmasını tavsiye etti, bu yüzden o, derhal işi bıraktı ve dünya yolculuğuna çıktı.

Jane is very content with her job and has no desire to quit it. - Jane işinden çok memnun ve çıkma arzusu yok.

çık
exeunt
التركية - التركية
çıktı
المفضلات