çözdürme

listen to the pronunciation of çözdürme
التركية - الإنجليزية

تعريف çözdürme في التركية الإنجليزية القاموس.

çöz
untie

Tom took off his jacket and untied his bow tie. - Tom ceketini çıkardı ve papyonunu çözdü.

Tom started to untie his shoes. - Tom ayakkabılarını çözmeye başladı.

çöz
unbend
çöz
unwrap
çöz
untangle
çöz
unfasten
çöz
resolve

It's time to resolve this question once and for all. - Bu sorunu kesin olarak çözme zamanı.

The office staff worked quickly and efficiently to resolve the problem. - Ofis çalışanları problemi çözmek için hızlı ve etkili çalıştılar.

çöz
unreel
çöz
puzzle out
çöz
uncoil
çöz
decrypt

I don't have a decryption program. - Bir şifre çözme programım yok.

çöz
{f} unbending
çöz
disentangle
çöz
{f} untied

Tom took off his jacket and untied his bow tie. - Tom ceketini çıkardı ve papyonunu çözdü.

Tom's shoelaces are untied. - Tom'un ayakkabı bağcıkları çözük.

çöz
work out

I am going to work out the problem by myself. - Problemi tek başıma çözeceğim.

I'll give you five minutes to work out this problem. - Bu sorunu çözmen için sana beş dakika vereceğim.

çöz
desolder
çöz
{f} solved

The student has already solved all the problems. - Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.

This is how I solved the problem. - Bu benim problemi nasıl çözdüğümdür.

çöz
{f} solving

He tried solving the problem. - Problemi çözmeyi denedi.

Takeo is engrossed in solving mathematical problems. - Takeo matematik problemlerini çözmeye dalmış.

çöz
solve

Allen was given a problem that was impossible to solve. - Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.

He was able to solve the problem with ease. - O,kolaylıkla problemi çözebildi.

çöz
undid
çöz
unravel

As the story advances, the mystery unravels. - Hikaye ilerledikçe gizem çözülür.

Today, we are going to unravel the mystery of the English subjunctive. - Bugün, İngilizce dilek kipinin gizemini çözeceğiz.

çöz
{f} unfastened
çöz
{f} unwrapped
çöz
{f} unbent
çöz
demodulate
çözdürmek
catalyze
çöz
dissolve

Sugar dissolves in warm coffee. - Şeker sıcak kahvede çözünür.

Sugar dissolves in hot water. - Şeker sıcak suda çözülür.

çöz
unpack
çöz
puzzleout
çöz
decipher

Investigators are trying to decipher what happened. - Müfettişler ne olduğunu çözmeye çalışıyor.

çöz
unsnarl
çöz
unloose
çöz
decode

It's not going to be easy to decode. - Şifreyi çözmek kolay olmayacak.

çöz
unbind
çöz
unlay
çöz
disentangled
çöz
unmortise
çöz
unbound
çöz
unhitch
çöz
unriddle
çöz
unswathe
çözdürmek
to have (someone) solve (a problem)
çözdürmek
to have (someone) untie or unfasten (something)
التركية - التركية
Çözdürmek işi
çöz
Bumbar, bağırsak
çöz
Bumbarın yağı
çöz
Kasaplık hayvanlardan çıkarılan iç yağı
çözdürmek
Çözme işini yaptırmak
çözdürme
المفضلات