çözümle

listen to the pronunciation of çözümle
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) analyze
(Bilgisayar) parse
(Bilgisayar) resolve

We haven't resolved anything yet. - Biz henüz bir şey çözümlemedik.

reason out
analyse
{f} analyzing
reasonout
çözüm
solution

The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content. - IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.

If there's no solution, then there's no problem. - Bir çözüm yoksa, öyleyse hiçbir sorun yok.

çözümlemek
{f} analyse
çözümlemek
analyze
çözüm
{i} help

Could you help us find a solution to the problem? - Soruna bir çözüm bulmak için bize yardım eder misiniz?

I cannot find a solution. Help me. - Bir çözüm bulamıyorum. Bana yardım et.

çözümlemek
sort out
çözümlemek
(Hukuk) resolve
çözümlemek
{f} solve
çözüm
{i} out

I think we can work something out. - Sanırım bir şeyin çözümünü bulabiliriz.

We're still sorting it out. - Biz hâlâ onu çözümlüyoruz.

çözüm
resolution

The resolution to the problem was close at hand. - Problemin çözümü elinizin altındaydı.

A resolution to the problem was more difficult than we anticipated. - Sorunun çözümü beklediğimizden daha zordu.

çözüm
way out
çözüm
{i} redress
çözümlemek
clear up
tablo çözümle
(Bilgisayar) analyze table
çözüm
analysis
çözüm
solving

He had no difficulty in solving the problem. - Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.

Tom had no difficulty in solving the problem. - Tom problemin çözümünde hiçbir zorluk çekmedi.

çözüm
settlement
çözümlemek
assay
çözümlemek
work out
çözümlemek
analysis
çözümlemek
clinch
çözümlemek
(Ticaret) settle
çözüm
recipe

This is a recipe for disaster. - Bu, felaket için bir çözümdür.

çözümlemek
to analyse
çözüm
shift
çözüm
solution (to a problem)
çözüm
fiction denouement; resolution
çözüm
key
çözüm
remedy

Don't find fault, find a remedy. - Hata bulma, bir çözüm bul.

This is an effective remedy for crime. - Bu, suç için etkili bir çözümdür.

çözüm
denouement
çözüm
answer

There seemed to be no answer to the problem. - Problemin çözümü yok gibi görünüyordu.

There seemed to be no answer to the problem. - Problemin çözümü yok gibiydi.

çözüm
(Hukuk) settlement, resolution
çözüm
(Matematik) solution
çözüm
healer
çözümlemek
to analyse, to analyze analiz etmek, tahlil etmek
çözümlemek
to analyze
çözümlemek
construe
çözümlemek
sort
التركية - التركية

تعريف çözümle في التركية التركية القاموس.

Çözüm
çıkış yolu
çözüm
Bir denklemde bilinmeyenlerin yerine konulunca o denklemi gerçekleştiren sayı veya sayılar
çözüm
Bir problemi çözmek için verilenler üzerinde yapılacak işlemlerin gösterilmesi
çözüm
Bir sorunun çözülmesinden alınan sonuç, hal
çözüm
Bir sorunun çözülmesinden alınan sonuç, hal: "Mahallî idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri konusundaki denetim yargı yolu ile olur."- Anayasa
çözümlemek
Anlamı ve niteliği anlaşılamayan bir konuyu açıkladıktan sonra sonuca bağlamak, tahlil etmek, analiz etmek: "... büyük bir söz ettiklerini, her işi kökünden çözümleyiverdiklerini sanıyorlar."- N. Ataç
çözümlemek
Anlamı ve niteliği anlaşılamayan bir konuyu açıkladıktan sonra sonuca bağlamak, tahlil etmek, analiz etmek
çözümlemek
Çözümleme yoluyla bir şeyi incelemek, tahlil etmek, analiz etmek
çözümle
المفضلات