çözülür

listen to the pronunciation of çözülür
التركية - الإنجليزية
solvable
dissoluble
solve

All economic problems would be solved, if they made complacency taxable. - Eğer kendi kendine yetmeyi vergiye tâbi yapmış olsalar, tüm ekonomik sorunlar çözülürdü.

Like most problems, this will eventually be solved, I think. - Çoğu problem gibi bu da sonunda çözülür, sanırım.

çöz
untie

I can't untie this knot. - Bu düğümü çözemiyorum.

Tom took off his jacket and untied his bow tie. - Tom ceketini çıkardı ve papyonunu çözdü.

çöz
unbend
çöz
unwrap
çöz
untangle
çöz
unfasten
çöz
resolve

I hope that you are able to resolve the situation soon. - Yakında durumu çözebileceğini umuyorum.

They haven't yet resolved their problems, but at least they're discussing them. - Onlar sorunlarını henüz çözemediler ama en azından onları ele alıyorlar.

çöz
unreel
çöz
puzzle out
çöz
uncoil
çöz
decrypt

I don't have a decryption program. - Bir şifre çözme programım yok.

çöz
{f} unbending
çöz
disentangle
çöz
{f} untied

Tom held the knife between his teeth as he untied the knot. - Tom düğümü çözerken bıçağı dişlerinin arasında tuttu.

Your shoes are untied. - Ayakkabıların çözülmüş.

çöz
work out

I'm trying to work out this problem. - Bu sorunu çözmeye çalışıyorum.

I am going to work out the problem by myself. - Problemi tek başıma çözeceğim.

çöz
desolder
çöz
{f} solved

You could have solved this puzzle with a little more patience. - Biraz daha sabırla bu bulmacayı çözebilirdin.

This is how I solved the problem. - Bu benim problemi nasıl çözdüğümdür.

çöz
{f} solving

Takeo is engrossed in solving mathematical problems. - Takeo matematik problemlerini çözmeye dalmış.

I have my own way of solving it. - Onu çözmek için kendi tarzım var.

çöz
solve

Allen was given a problem that was impossible to solve. - Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.

He was able to solve the problem with ease. - O,kolaylıkla problemi çözebildi.

çöz
undid
çöz
unravel

Today, we are going to unravel the mystery of the English subjunctive. - Bugün, İngilizce dilek kipinin gizemini çözeceğiz.

As the story advances, the mystery unravels. - Hikaye ilerledikçe gizem çözülür.

çöz
{f} unfastened
çöz
{f} unwrapped
çöz
{f} unbent
çöz
demodulate
çöz
dissolve

Sugar dissolves in hot water. - Şeker sıcak suda çözülür.

Oxygen from the air dissolves in water. - Havadan gelen oksijen suda çözülür.

çöz
unpack
suda çözülür
water-soluble
çöz
puzzleout
çöz
decipher

Investigators are trying to decipher what happened. - Müfettişler ne olduğunu çözmeye çalışıyor.

çöz
unsnarl
çöz
unloose
çöz
decode

It's not going to be easy to decode. - Şifreyi çözmek kolay olmayacak.

çöz
unbind
çöz
unlay
çöz
disentangled
çöz
unmortise
çöz
unbound
çöz
unhitch
çöz
unriddle
çöz
unswathe
التركية - التركية

تعريف çözülür في التركية التركية القاموس.

çöz
Bumbar, bağırsak
çöz
Bumbarın yağı
çöz
Kasaplık hayvanlardan çıkarılan iç yağı
çözülür
المفضلات