çöp

listen to the pronunciation of çöp
التركية - الإنجليزية
garbage

The boy I saw searching through the garbage can said that he had not eaten anything for four days. - Çöp tenekesini incelediğini gördüğüm çocuk dört gündür bir şey yemediği söyledi.

In her home, kitchen garbage was fed to the pigs. - Onun evinde,domuzlar mutfak çöpüyle beslenirdi.

trash

In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house. - Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.

There are four trash cans in the school: one for paper, one for plastic, and two more for glass and metal. - Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.

{i} rubbish

This car is a pile of rubbish. - Bu otomobil bir çöp yığını.

Please take your rubbish with you and dispose of it thoughtfully. - Lütfen çöpünü yanına al ve onu özenli bir şekilde at.

litter

You mustn't throw litter in the street. - Sokağa çöp atmamalısın.

The public is requested not to litter in these woods. - Vatandaşların ormana çöp dökmemeleri rica olunur.

waste

Tons of waste are produced every day in the country. - Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.

Tom emptied the waste basket. - Tom çöp kutusunu boşalttı.

leavings
junk

Tom needs to get rid of a lot of junk. - Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.

chip
discard
garbage (especially animal or vegetable refuse); trash, rubbish
dregs
brushing
wastes
sweepings
waste matter
scraping
stalk
waste product
(Gıda) wooden skewer
refuse
comp. garbage
straw

Tom drew the shortest straw. - Tom en kısa çöpü çekti.

A drowning man will catch at a straw. - Boğulan bir insan saman çöpünü tutmaya çalışır.

stalk or stem (of a fruit)
rejectamenta
mullock
very small twig; chip of wood
litter, trash
piece of refuse (found in unlooked dry rice, chickpeas, etc.)
chip, straw; sweepings, litter, rubbish, garbage, refuse; matchstick; stalk
crud
waste material
dust
crap
sludge
chaff
çöp kutusu
bin

The explosives were hidden in a trash bin. - Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.

Your head is not a trash bin. - Kafan bir çöp kutusu değildir.

çöp tenekesi
garbage can

Tom tossed the flowers into the garbage can. - Tom çiçekleri çöp tenekesine attı.

Tom found a gun near the garbage can. - Tom, çöp tenekesinin yanında bir silah buldu.

çöp tenekesi
dustbin
çöp kovası
bin
çöp kovası
dustbin
çöp sepeti
wastepaper basket
çöp gibi
angular
çöp poşeti
trash bag

Dan smothered Linda with a trash bag. - Dan bir çöp poşetiyle Linda'yı boğarak öldürdü.

çöp atmak
throw out
çöp atmak
throw away
çöp atmak
drop litter
çöp boşaltma
(Çevre) tipping
çöp dökmek
dump
çöp gibi
skinny
çöp gibi
as thin as a lath
çöp kamyonu
refuse collector
çöp kutusu
garbage can

Tom violently kicked the garbage can. - Tom şiddetle çöp kutusunu tekmeledi.

Tom sat on the garbage can and played his harmonica. - Tom çöp kutusunun üzerine oturdu ve mızıkasını çaldı.

çöp kutusu
ashcan
çöp kutusu
waste basket

Tom emptied the waste basket. - Tom çöp kutusunu boşalttı.

çöp kutusu
trash can

The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them. - Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.

There are four trash cans in the school: one for paper, one for plastic, and two more for glass and metal. - Okulda dört çöp kutusu vardır: kağıt için bir, plastik için bir ve cam ve metal için iki tane daha.

çöp kutusu
trash-can
çöp kutusu
trash

Tom kicked the trash can. - Tom çöp kutusuna tekme attı.

The explosives were hidden in a trash bin. - Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.

çöp kutusu
trashcan

Tom crumpled up the paper and threw it in the trashcan. - Tom kağıdı buruşturdu ve onu çöp kutusuna attı.

çöp kutusu
rubbish bin
çöp kutusu
(Bilgisayar) recycle bin
çöp kutusu
rubbish-bin
çöp kutusu
waste container
çöp kutusu
waste bin
çöp poşeti
nappy sack
çöp poşeti
bin liner
çöp poşeti
garbage bag
çöp poşeti
bin bag
çöp poşeti
swag sack
çöp poşeti
ball bag
çöp poşeti
can liner
çöp sepeti
waste bin
çöp sepeti
circular file
çöp tenekesi
ashcan
çöp tenekesi
waste container
çöp tenekesi
rubbish-bin
çöp tenekesi
bin

Throw the egg shells in the organic rubbish bin. - Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.

çöp tenekesi
trashcan
çöp toplama
refuse disposal
çöp toplama
garbage collecting
çöp torbası
trash bag
çöp yakma
incineration
çöp yığını
dunghill
çöp öğütücü
garbage disposal
çöp adam
Stick figure
çöp adam
Stick man
çöp kovasi
garbage kovasi
çöp kovası
Garbage can
çöp kovası
Trash can, dustbin, waste bin
çöp tenekesi
(Sokakta) litter bin
çöp torbasi
garbage bag
Çöp Sepeti
Trash
çöp alanı
scrapheap
çöp arabası
dustcart, garbage truck
çöp arabası
garbage truck
çöp arabası
dust cart
çöp arabası garbage truck, Brit
dustcart
çöp aracı
garbage hauler
çöp aracı
garbage carter
çöp atlamamak
not to miss the slightest thing; to be very attentive
çöp atlamaz
meticulous, punctilious
çöp azaltma
waste minimization
çöp bacası
garbage chute
çöp bidonu
trash barrel
çöp bidonu
trash bin
çöp boşaltmak
throw away garbage
çöp boşaltmak
throw out garbage
çöp bırakmak
leave litter
çöp değirmeni
garbage grinder
çöp dubası
garbage scow
çöp fırını
incinerator
çöp fırını
garbage furnace
çöp gibi
very thin, as thin as a rail
çöp gibi
stalky
çöp gibi
skinny, all skin and bone
çöp gibi
spindling
çöp gibi
skinnny
çöp kamyonu
dustcart, refuse lorry
çöp kebabı
pieces of grilled meat on a stick
çöp kebabı
pieces of meat grilled on skewers of wood and then cooked lightly
çöp konteyneri
dumpster
çöp kutusu
dustbin, garbage can, trash-can, bin
çöp kutusu garbage container; trash container; Brit
dustbin; wastebasket, Brit. wastebin, wastepaper basket
çöp makinesi/öğütücüsü
garbage-disposal unit, disposal unit, disposal, disposer
çöp odası
garbage room
çöp sepeti
tidy
çöp sepeti wastebasket, Brit
waste-bin, wastepaper basket
çöp temizlemek
scavenge
çöp tenekesi
dustbin, garbage can, trash can
çöp tenekesi
litter bin
çöp tenekesi
rubbish bin

Throw the egg shells in the organic rubbish bin. - Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.

çöp tenekesi garbage can; trash can; Brit
dustbin
çöp toplamak
collect the garbages
çöp toplamak
collect garbage
çöp toplanması
garbage collection
çöp toplayıcı
garbage collector
çöp torbası
litter bag
çöp tutucu
waste trap
çöp varili
dustbin
çöp yakma fırını
incinerator

Tom emptied the wastebasket into the incinerator. - Tom çöp kutusunu çöp yakma fırınına boşalttı.

çöp yakma fırını
destructor
çöp yığını
dumping
çöp yığını
midden

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

çöp yığını
dump

This place is a dump. - Bu yer bir çöp yığını.

çöp çatan
match maker
çöp çukuru
cesspool
çöp çukuru
cesspit
çöp öğütme
waste disposal
çöp öğütme aygıtı
garbage disposer
çöp öğütücü
disposal unit
çöp şiş
1. thin skewer. 2. a kabob made by grilling over charcoal very small cubes of meat that have been affixed to a thin skewer
Çöp kutusu
trash box
çer çöp
(deyim) the small fry
çöp sepeti
waste basket
yere çöp atmak
litter
çöp kamyonu
refuse collection vehicle
çöp poşeti
refuse sack
çöp kamyonu
refuse lorry
çöp kamyonu
dustcart
çöp kutusu
litter basket
çöp kutusu
dustbin
çöp kutusu
litter bin
çöp sepeti
wastebasket

Tom threw the letter into the wastebasket. - Tom mektubu çöp sepetine attı.

çöp sepeti
wastebin
çöp çukuru
ashpit
Sakınılan göze çöp batar
(Atasözü) What one fears always happen
Çöp tenekesi
dust bin
çöp şiş
spicy-skewer
arının yuvasına/inine kazık/çöp dürtmek
to ask for trouble
atık çöp
waste garbage
ayrılmış çöp
graded refuse
ağızına bir şey/çöp koymamak
not to eat a thing
beyaz çöp
white trash
kamp alanında çöp bidonu var mı
Are there trash cans on site
pedallı çöp kovası
pedal bin
yanabilir çöp
(Çevre) burnable refuse
yüzer çöp
(Askeri) floating trush
çöp kutusu
refuse container
ıslak çöp
kitchen waste
çöp
المفضلات