Jefferson was aware of the literary tradition of anas, which extended back at least as far as Athenaeus's Dipnosophistarum, a delightful collection of table talk from ancient times covering a variety of subjects including law, literature, medicine, and philosophy.
My mother tongue is Spanish.
- Benim ana dilim İspanyolca'dır.
Justice without mercy is cruelty; mercy without justice is the mother of dissolution.
- Merhametsiz adalet zulümdür, adaletsiz merhamet yok olmanın anasıdır.
There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
- On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.
His primary reason for going out was to see Patty.
- Onun dışarı çıkmak için ana nedeni Patty'yi görmekti.
Dan didn't even take basic anatomy classes.
- Dan temel anatomi derslerine bile girmedi.
In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
- Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
Iranians used to eat main meal with yoghurt.
- İranlılar ana yemeği yoğurt ile yerlerdi.
Capital, land and labor are the three key factors of production.
- Sermaye, toprak ve iş gücü üretiminin üç ana faktörüdür.
He doesn't like to wait until the last moment to do something.
- Bir şey yapmak için son ana kadar beklemeyi sevmez.
I need a moment with you.
- Seninle bir ana ihtiyacım var.
The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution.
- Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir.
The cardinal directions are: north, south, east, and west.
- Ana yönler kuzey, güney, doğu ve batıdır.
The mayor presented him with the key to the city.
- Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.
John took a key out of his pocket.
- John cebinden bir anahtar çıkardı.
Please bring the master key.
- Lütfen ana anahtarı getir.
We had a master plan.
- Bizim bir ana planımız vardı.
Self-confidence is the principal element of any great endeavor.
- Bir büyük girişimin ana elemanı kendine güvendir.
Coffee is one of the staples of Brazil.
- Kahve, Brezilya'nın ana ürünlerinden biridir.
In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection.
- İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.
The trunk is the main part of a tree.
- Gövde bir ağacın ana parçasıdır.
Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
- Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
The separation of church and state is one of the fundamental principles of the Constitution.
- Kilise ve devletin ayrılması, anayasanın temel ilkelerinden biridir.
Our headquarters are in Boston.
- Ana merkezlerimiz Boston'da.
We found it very hard going back to our base camp in the blizzard.
- Kar fırtınasında ana kampımıza geri dönmeyi çok zor bulduk.
We are in our homeland.
- Biz bizim anavatanımızdayız.
His home country is Germany.
- Onun anavatanı Almanya'dır.
The American Civil War is the central theme of the book.
- Amerikan İç Savaşı, kitabın ana temasıdır.
Envy is the central fact of American life.
- Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.
I still call my mother Mama.
- Hâlâ anneme ana diyorum.
The children called Tom a mama's boy.
- Çocuklar Tom'a anasının kuzusu dediler.
Tom and Mary adopted two children whose parents had been killed by a suicide bomber.
- Tom ve Mary ana-babası bir intihar bombacısı tarafından öldürülmüş iki çocuğu evlat edindiler.
Tom respects his parents.
- Tom, ana-babasına saygı duyar.
sf.
The main street is very broad.
- Ana cadde çok geniştir.
The answer misses the point.
- Cevap ana fikirden uzaktır.
Tom was a sickly child and was mollycoddled by his parents.
- Tom hastalıklı bir çocuktu ve ana babası tarafından şımartılmıştı.
Some parents worry unnecessarily about their children.
- Bazı ana babalar çocukları hakkında gereksiz yere endişelenirler.
School clubs need to clearly outline the community service projects they plan to do for the upcoming school year.
- Okul kulüpleri yaklaşan okul yılı için yapmayı planladıkları kamu hizmeti projelerini açıkça ana hatlarıyla belirtmelidir.
I need to trace the outline.
- Ana hattı izlemeliyim.
The small fork is for your salad, and the large one is for the main course.
- Küçük çatal salata için ve büyük olan ana yemek içindir.