Rüyalar hakikati söyler.
- Dreams tell the truth.
Hakikat karşısında galip gelemezsin.
- You can't win against the truth.
Onun söylediklerinde bir miktar doğruluk var.
- There is a certain amount of truth in what he's saying.
Bunun içinde doğrulukla ilgili bir söz yok.
- There is not a word of truth in it.
Onun konuşması doğrudur.
- She speaks the truth.
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben şiddet filmlerinden bıktım.
- To tell the truth, I'm tired of violent movies.
Hepiniz gerçek hikayeyi biliyorsunuzdur.
- All of you are familiar with the truth of the story.
Sonunda gerçek bizim tarafımızdan öğrenildi.
- At last, the truth became known to us.
Rüyalar hakikati söyler.
- Dreams tell the truth.
Ona hakikati söyletmekte başarılı oldu.
- She succeeded in getting him to tell the truth.
Birçok gerçekler ama yalnızca tek gerçeklik vardır.
- There are many truths, but only one reality.
Gerçeklik ve gerçek arasındaki fark nedir?
- What is the difference between reality and truth?
Biz gerçekten bir şey bilmiyoruz; gerçek derinde yatıyor.
- But we know nothing really; for truth lies deep down.
Doğruyu söylemek gerekirse, onu gerçekten sevmiyorum.
- To tell the truth, I don't really like him.
Blessed be the Lord God, the God of Israel, who only doeth wondrous things. And blessed be his glorious name for ever: and let the whole earth be filled with his glory; Amen, and Amen.
The whole congregation amened in unison.
Amen, amen, I say to thee, except a man be born again, he can not see the kingdom of God.