Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
- There were scribbles all along the wall.
Onun bordür boyunca yürüdüğünü gördüm.
- I saw her walking along the kerb.
Kamerayı yanına almayı unutma.
- Don't forget to take along the camera.
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
- I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Tom'u kim buraya davet etti?
- Who invited Tom along?
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
- My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
Kalabalık ile birlikte gidin.
- Go along with the crowd.
O, kız kardeşini yanında götürdü.
- He took his sister along.
Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
- After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
Onun yakında geleceğinden eminim.
- I'm sure he'll be along soon.
Yaşlı kadın gitti ve yakında Prenses ile birlikte geri döndü.
- The old woman went, and soon returned along with the Princess.
They were waiting for me in the drawing-room, which is a very large room, stretching along the entire front of the house, with three long windows reaching down to the floor.
Don't stop here. Just move along.
... So my approach is to say, how do we strengthen the system over the long term? And in Medicare, ...
... any long-term deal we agree to ...