Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
- Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
İşaret hemen kaldırıldı.
- The sign was immediately removed.
Ağaçlar parktan kaldırıldı.
- Trees have been removed from the park.
Onlar uzaklaştırılmalı.
- They must be removed.
Fadıl'ın görevi onu dış dünyadan uzak tuttu.
- Fadil's job kept him removed from the outside world.