Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
- All my efforts turned out to be useless.
Onu kullanmadığın sürece özgürlük yararsızdır.
- Freedom is useless unless you use it.
İşe yaramaz şeyi atın.
- Leave out anything that is useless.
Keşke böyle işe yaramaz bir şey almasaydım.
- I wish I had not bought such a useless thing.
Onunla konuşmak faydasız.
- It is useless to talk to him.
Bilgi oldukça faydasızdı.
- The information was quite useless.
Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
- Nothing in nature is useless.
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
- His suggestions are completely useless.
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.
I tried my best to make him quit smoking, but my efforts were useless. He now smokes six packs a day.