İnkâr etmek yararsız olacaktı.
- Denial would have been useless.
Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
- All my efforts turned out to be useless.
Havlu oldukça işe yaramazdı.
- The towel was quite useless.
İşe yaramaz şeyi atın.
- Leave out anything that is useless.
İnsanların söylemek istemediği şeyleri tercüme etmek faydasızdır.
- It's useless to translate things that people don't want to say.
Böyle faydasız kitapları okumamalısın.
- You shouldn't read such useless books.
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
- His suggestions are completely useless.
Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
- Nothing in nature is useless.
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.
I tried my best to make him quit smoking, but my efforts were useless. He now smokes six packs a day.