: to finish, terminate

listen to the pronunciation of : to finish, terminate
الإنجليزية - التركية

تعريف : to finish, terminate في الإنجليزية التركية القاموس.

end
{f} sona ermek

Bir rüyayı yaşıyorsun ve rüya sona ermek üzere. - You are living a dream, and the dream is about to end.

Öyle sona ermek zorunda değildi. - It didn't have to end like that.

end
{f} son vermek

Ben tartışmaya bir son vermek istiyorum. - I want to put an end to the quarrel.

Tom buna bir son vermek istiyor. - Tom wants to end this.

end
son bulmak
end
sona erdirmek

Japonya, Kore için herhangi bir Rus tehdidini sona erdirmek istiyordu. - Japan wanted to end any Russian threat to Korea.

Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı. - Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy.

end
{i} mec. ölüm, son
end
son kısım
end
bitim

Onlar performansın bitiminden önce ayrıldılar. - They left before the end of the performance.

Oyunun bitimiyle birlikte müthiş bir sevince büründük. - As soon as the game ended, we became overjoyed.

end
{f} bit

Onların tartışması sonunda berabere bitti. - Their argument eventually ended in a draw.

Saat kaçta dersiniz biter? - At what time does your class end?

end
{i} erek
end
{i} akıbet
end
encam
end
{i} kalıntı
end
end onbaş başa
end
tos vuruşu gibi baş başa
end
(Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
end
baş

O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı. - He tried to kill himself but it ended in failure.

Başlangıcı olanın sonu da vardır. - Whatever has a beginning also has an end.

end
(Tekstil) 1. uç 2. son
end
{f} bitirmek, son vermek; bitmek, sona ermek
end
bitme

Tatil bitmek üzeredir. - The vacation is close to an end.

Hastane inşaatı bitmek üzere. - The construction of the hospital is about to end.

الإنجليزية - الإنجليزية
end

Is this movie ever going to end?.

To finish, terminate
end
: to finish, terminate
المفضلات