Ummak bir strateji değildir.
- Hope is not a strategy.
Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.
- I guess it was too much to hope for.
Artık bütün yapabileceğimiz Tom'un yapmaya söz verdiği şeyi yapmasını ümit etmektir.
- All we can do now is hope that Tom does what he's promised to do.
Bütün yapabileceğimiz ümit etmektir.
- All we can do is hope.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
Mary, tatili sırasında dinlenmeyi çok ümit ediyor.
- Mary hopes to rest a lot during her vacation.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Öğrencileriniz bize yeni umut verdi.
- Your students have given us new hope.
Suzy Tom'un ona çıkma teklif edeceğini umuyor.
- Suzy hopes that Tom will ask her out.
Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- While there is life, there is hope.
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım sınavlarda mezun olurum.
- I hope to graduate at the exams.
Umarım otobüs çok geçmeden gelir.
- I hope the bus will come before long.
Umarım ünlü biri benim şarkılarımdan birini çalar.
- I hope someone famous sings one of my songs.
Umarım biri bunu kaydediyor.
- I hope someone is recording this.
O bir doktor olma ümidiyle okuyor.
- He studies in the hope of becoming a doctor.
Ne olursa olsun asla umudunu kesmemelisin.
- No matter what happens, you should never give up hope.
Umudunu kaybetmemelisin.
- You should not give up hope.
Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.
- I guess it was too much to hope for.
Umutlanmak umutsuzluktan iyidir.
- To hope is better than to despair.
Umarım beklentilerinize göre yaşayabiliriz.
- I hope we can live up to your expectations.
Emi'nin yakında ortaya çıkacağını umuyorum. Onu beklemekten usandım.
- I hope that Emi will appear soon. I'm tired of waiting for her.
Umarım çok uzun süre beklemek zorunda değiliz.
- I hope we don't have to wait too long.
Lieutenant Templeton of the 76th offered to lead the forlorn hope.
We still have one hope left: my roommate might see the note I left on the table.
I still have some hope that I can get to work on time.
But now abideth faith, hope, love, these three; and the greatest of these is love. (1Cor. 13:13).
I hope everyone likes this definition.
I am still hoping that all will turn out well.
I promise that I will meet you tomorrow. Cross my heart and hope to die.
I've repaired it as well as I can - we'll just have to hope for the best.
... LINUS UPSON: Anyway, we hope you're all excited, as we are, ...
... doing more of these. And for those of you in the D.C. area, hope you enjoy the snow ...