a set of tables.
I'd like to determine the value of this painting.
- Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
It is difficult to determine the state and safety of the radiation leakage.
- Radyasyon sızıntısının durumunu ve güvenliğini belirlemek zordur.
Why is it so difficult to establish that the nervous cell is the basic unit for the nervous tissue?
- Sinir hücresinin sinir dokusu için temel birim olduğunu belirlemek neden bu kadar zor?
Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do.
- Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.
A spectrometer uses light to identify the chemical composition of matter.
- Bir spektrometre, maddenin kimyasal bileşimini belirlemek için ışık kullanır.
A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
- Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
If you want to set the rules, you'll have to follow them by yourself.
- Kuralları belirlemek istiyorsan, onlara kendin uymak zorunda kalacaksın.
It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
- Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.