(unmittelbare) umgebung

listen to the pronunciation of (unmittelbare) umgebung
الإنجليزية - التركية

تعريف (unmittelbare) umgebung في الإنجليزية التركية القاموس.

environment
ortam

Düşmanca bir ortamda hayatta kalmak için bir insan doğaçlama yapabilmeli ve azimli olabilmeli. - To survive in a hostile environment, one must be able to improvize and be tenacious.

Kırsal ortamlar benim için çok sessiz. - Rural environments are too quiet for me.

environment
{i} çevre

Apaçık ortadadır ki, insan davranışları çevre için radyasyondan daha tehlikelidir. - It's evident that human behaviour is more dangerous for the environment than radiation.

O, çevreden sorumlu bakandır. - He is the minister responsible for the environment.

environment
{i} etraf
environment
(Askeri) Çevre muhit
environment
(Askeri) ÇEVRE ŞART VE ETKİLERİ, ÇEVRE (HV.): Bulunulan yer, çevre teçhizatı ve içindeki canlıların harekat özelliklerini, hava sıcaklığı, nem ve bulaşıcı etkilerini, harekat usulleri, ivme, şok, titreşim ve radyasyon durumlarını içine alan bütün şart ve etkilerin toplu ifadesi
environment
(Tıp) Dış etkiler
environment
içinde bulunan şartlar
environment
mekan
environment
(Tıp) environman
surroundings
{i} dolay
surroundings
ortalık
surroundings
çevre

Yeni çevreyi benimsemelisin. - You must assimilate into new surroundings.

Güneş lekeleri birkaç bin derece daha serin olduğu için çevrelerinden daha koyu görünür. - Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.

environment
(Tıp) Çevre, etraf, civar
environment
{i} çevre, muhit
surroundings
i., çoğ. çevre, muhit; ortam
ألمانية - الإنجليزية
surroundings
environment
(unmittelbare) umgebung
المفضلات