(see: solid waste )

listen to the pronunciation of (see: solid waste )
الإنجليزية - التركية

تعريف (see: solid waste ) في الإنجليزية التركية القاموس.

refuse
reddetmek

Onun teklifini reddetmek zorunda kaldım. - I had to refuse her offer.

Maalesef reddetmek zorundayım. - I'm afraid I have to refuse.

refuse
geri çevirmek
refuse
{i} çöp
refuse
{f} kabul etmemek, reddetmek, geri çevirmek: He refused to see me. Beni görmeyi reddetti. The company refused our offer. Şirket teklifimizi
refuse
refüze etmek
refuse
kabul etmemek
refuse
reddet

Onun böyle güzel bir teklifi reddetmesine şaşırdım. - I am surprised that she refused such a good offer.

Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler. - Doctors refused to perform a second operation.

refuse
artık

Artık sana itaat etmeyi reddediyorum. - I refuse to obey you any longer.

Ben artık o kızla kazları gütmeyi reddediyorum. - I refuse to herd geese any longer with that girl.

refuse
{i} kırpıntı
refuse
(fiil) reddetmek, kabul etmemek, geri çevirmek, izin vermemek, ayak diremek, direnmek, karşı koymak, kaçınmak
refuse
süprüntü
refuse
{i} atık
refuse
{f} izin vermemek
refuse
{f} direnmek
refuse
istenmeyen
refuse
{f} karşı koymak
refuse
(Tıp) Vücuta giden gıda maddesinin sindirim sonucu geri kalan kısmı, dışarı atılan posa madde, artık madde
refuse
değersiz diye istenmeyen
الإنجليزية - الإنجليزية
refuse
(see: solid waste )
المفضلات