(good, better, best)

listen to the pronunciation of (good, better, best)
الإنجليزية - التركية

تعريف (good, better, best) في الإنجليزية التركية القاموس.

better
daha iyi

Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir. - This is a good book, but that one is better.

Çok daha iyi hissediyorum. - I'm feeling a lot better.

better
ıslah olmak
better
yakşırak
better
daha iyi bir hale gelmek
better
daha yakşı
better
{i} üstünlük
better
kötü de olsa
better
better and better gittikçe dahabe better off daha iyi durumda olmak
better
{f} geliştirmek

Kendimi geliştirmek istiyorum. - I want to better myself.

İngilizceni geliştirmek istiyorsan onun konuşulduğu ülkelere gitsen iyi olur. - If you are to improve your English, you had better go to countries where it is spoken.

better
(zarf) daha iyi şekilde, daha iyi, iyisimi
better
(isim) daha iyisi, üstün kimse
better
anca beraber kanca ber
better
daha çok

Evlendikten sonra benim Japonca daha iyi oldu ve daha çok anlayabildim. - After I got married, my Japanese got better and I could understand more.

Ben kahveyi daha çok severim. - I like coffee better.

better
{f} geçmek
better
for better or for worse iyi de olsa
better
{s} (good ve well'in üstünlük derecesi)
better
{f} daha iyi yapmak

Gelecek sefer daha iyi yapmak zorundasın. - We have to do better next time.

Daha iyi yapmak zorundayız. - We've got to do better.

better
daha iyi şekilde

Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz. - We know we can do better.

O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim. - I was in better shape back then.

better
daha güzel

Düne nazaran bugün hava daha güzel. - Compared to yesterday, the weather is better today.

İnsanlar birbirleriyle dostça ilişkiler kurunca dünyanın daha güzel bir yer olmasını umut ediyorum. - If people have friendly relationships, I hope the world will be a better place.

الإنجليزية - الإنجليزية
better
(good, better, best)
المفضلات