تعريف (a) graduate في الإنجليزية التركية القاموس.
- mezun
- graduate
- {f} mezun olmak
Mezun olmak için yeterli kredim yok.
- I don't have enough credits to graduate.
Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
- He won't go on to graduate school.
- graduate
- mezun
Fransa'da bir Amerikan okulundan mezun oldum.
- I graduated from an American school in France.
Umarım sınavlarda mezun olurum.
- I hope to graduate at the exams.
- graduate
- {f} mezun etmek
- graduate
- {f} sınıflandırmak
- graduate
- {i} dereceli kap
- graduate
- okulu bit
Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.
- I had no idea you were planning to go to graduate school.
- graduate
- {f} bitirmek
Annemin amacı üniversiteyi bitirmekti ama babamın amacı annemdi.
- Mom’s goal was to graduate college but dad’s goal was mom.
Okulu bitirmek için gitmeyi planladığına dair hiçbir fikrim yoktu.
- I had no idea you were planning to go to graduate school.
- graduate
- derecelemek
- graduate
- lisansüstü
Tom, lisansüstü okula gitmek istedi.
- Tom wanted to go to graduate school.
Birkaç lisansüstü öğrenci dahil olmak üzere son birkaç yıldır birçok insanla çalıştım.
- I've worked with many people over the last few years, including several graduate students.
- graduate
- (Tıp) graduat
- graduate
- (üniversiteden) mezun olmak
- graduate
- mastır yapan öğrenci
- graduate diploma
- (Eğitim) lisansüstü diploması
- graduate program
- (Eğitim) lisansüstü programı
- graduate school
- (Eğitim) yüksekokul
- graduate study
- (Eğitim) yüksek lisans eğitimi
- graduate
- {i} üniversite mezunu
Çok sayıda üniversite mezununun bile asgari ücretle çalışmak zorunda olduklarını duydum.
- I heard that even a lot of college graduates have to work for minimum wage.
Tom bir üniversite mezunu.
- Tom is a college graduate.
- graduate
- diploma vermek
- graduate
- (birdemden) mezun olmak
- graduate
- hangise kursu/okulu bitirmiş
- graduate
- birdem mezunu
- graduate
- bir eğitimi tamamlamış kimse
- graduate
- {f} mezun ol
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
O, Tokyo Üniversitesi'nden mezun oldu.
- He graduated from Tokyo University.
- graduate nurse
- mezun hemşire
- graduate of secondary school
- ortaokul mezunu
- graduate of the university
- birdem mezunu
- graduate student
- ihtisas öğrencisi
- high school graduate
- lise mezunu
- graduate
- {f} derecelere ayrılmak
- graduate
- mezun ol(mak)
- graduate chemist
- mezun kimyager
- graduate diploma
- lisansüstü diploma
- graduate engineer
- mezun mühendis
- graduate of
- mezunu
- graduate of business administration
- işletme bölümü mezunu
- graduate plan
- mezun planı
- graduate studies
- yüksek lisans
- post graduate
- yüksek lisans
- post-graduate
- lisansüstü
- to graduate
- mezun olmak
Mezun olmak için yeterli kredim yok.
- I don't have enough credits to graduate.
Önümüzdeki bahar mezun olmak istiyorum.
- Next spring I want to graduate.
- under-graduate
- altında yüksek lisans
- army medical service graduate school
- (Askeri) ORDU SIHHİYE TEKAMÜL OKULU: Tıp fakültesinden mezun ve tabip unvanını almış olan tabip subayların çeşitli sahalarda bilgilerini geliştirmek ve ihtisaslarını derinleştirmek üzere, belirli bir devre içinde kurs gösteren okul
- directors of graduate schools
- (Eğitim) yüksekokul müdürleri
- distinguished military graduate
- (Askeri) ÜSTÜN DERECE İLE MEZUN (ASKERİ) ÖĞRENCİ: Askeri bilimler profesörü tarafından bu sıfat verilen ve; a) Üstün bir askeri öğrenci olarak adlandırılıp gerekli bilgi standardını devam ettiren. b) "Yedek Subay Eğitimi Sınıfı" üst subay bölümü tekamül kursunu bitiren ve c) Bir bakalorya derecesiyle mezun olan veya bir bakalorya derecesi ile ilgili bütün şartların tamamlandığı ve derecesinin müteakip nizami ders yılı başında kendisine verileceğini gösterir. Müessese müdürlüğünden verilmiş belgesi bulunan şahıs
- graduate
- {i} mezun kimse, mezun
- graduate
- lisansüstü/mezun
- graduate
- {f} from -den mezun olmak; -i mezun etmek
- graduate
- {i} master öğrencisi
Tom master öğrencisi.
- Tom is a graduate student.
- graduate
- {s} lisans üstü
- graduate
- (Tıp) Üzerinde derece işaretleri olan ölçü bardağı
- graduate
- {f} ayrılmak
- graduate
- derecelere ayırmak
- graduate
- tedricen değişmek
- graduate
- {i} ürün
- graduate
- herhangi bir kursu
- graduate
- (Askeri) MEZUN OLMAK: Herhangi bir tahsil devresini başarı ile bitirip diploma almak suretiyle okuldan ayrılmak
- graduate
- {f} derecelendirmek
- graduate
- mezun et/mezun ol
- graduate
- {s} diplomalı
- graduate course
- lisans üstü programı
- graduate from
- mezun olmak
Tom, 24 yaşını doldurmadan önce üniversiteden mezun olmak istiyor.
- Tom wants to graduate from college before he turns 24 years old.
- graduate from
- -den mezun olmak
- graduate from …
- (Eğitim) … den mezun olmak
- graduate life table
- dereceli hayat tablosu
- graduate program with thesis
- (Eğitim) tezli lisansüstü programı
- graduate record examination
- yüksek lisans kayıt sınavı
- graduate school
- yüksek lisans okulu
- graduate school
- master programı
- graduate school
- üniversite mezunları için okul
- graduate school
- (bir üniversiteye ait) lisansüstü eğitim birimi
- graduate school
- yüksek lisans eğitimi veren okul
- graduate student
- üniversite mezunu
- graduate student
- master öğrencisi
- graduate student
- lisansüstü öğrencisi
- graduate with a first
- okulu birincilikle bitirmek
- graduate with a first
- birincilikle mezun olmak
- graduate work
- lisansüstü çalışmalar
- honor graduate
- (Askeri) MUVAZZAFLIĞA EHLİYETLİ YÜKSEK OKUL MEZUNU: ABD'de, Yedek Subay Hazırlık Eğitim Teşkilatının (Reserve Officer Training Corps) bir üyesi sıfatıyla üstün bilgiye, sevk ve idare niteliğine iyi ahlak ve askerlik kabiliyetine sahip olduğu sicilinde yazılı bulunan bir yüksek okul, üniversite veya askeri okul mezunu
- jobless graduate
- diplomalı işsiz
- newly graduate teacher
- yeni mezun öğretmen
- post graduate
- (Askeri) İHTİSAS YAPAN ÖĞRENCİ: Yüksek tahsilden sonra ihtisas tahsili yapan öğrenci